DenizDeSevenler

30 Kasım 2012 Cuma

Diyet + Spor Günlüğü; Günleri sayamıyorum ama, Bodystyling’de hala eriyorum!


Günaydın, güzel ülkemin zayıf insanları nassınız eyimisiniz ben de koşa koşa aranıza katılmaya geliyorum :) 

Ben bu haftanın son günü yazılarını çok seviyorum bir enerji bir neşeyle yazıyorum. Dışarıda çirkin bir hava var en azından işe gelmek için çok çirkin yoksa evde mis kokulu bebeğimle sarmaş dolaş yatak keyfi arkasından uzun bir kahvaltı, pencerenin önünde yağmurun sesini dinleyerek kahve keyfi için gayet güzel bir gün. Dün geceden beri hiç durmadan yağmur yağıyor şu anda da aynı şekilde, gökyüzü gri normal şartlar altında benim de gayet gri bir ruh halinde olmam gerekir ancak dün yapmış olduğum spor sonrası hem kendimi çok zinde hissediyorum hem de birazdan sizin de göreceğiniz gibi incecik sülün kibin olma yolunda gayet emin adımlarla ilerlemem devam ediyor. Ne zamandır kendimi tam konsantre olarak diyet ve spora verememiştim. En son bayram tatili dolayısıyla verdiğim aradan sonra bir cıvıma söz konusu olmuştu. Ancak geçen seneki diyetisyen deneyimimden sonra düzgün beslenmek, ölçüyü kaçırmamak, kaçırırsam da sonrasında dengelemek gibi kavramlar hücrelerime kadar işlemiş olacak ki hiçbir cıvıma beni bozmuyor.

Diyet yazılarımı takip edenler için değil ama radyolarını yeni açanlar için buradaki yazımda Bodystyling isimli spor merkezinden, buradaki yazımda da oraya devam ettikten sonraki ilk ölçüm sonuçlarımdan bahsetmiştim. Konuyu özetlersek; Yakala.co'dan 6 seanslık bir fırsat paketi almıştık hem ben hem eşim. Maalesef eşim kabinlerde uzun boyuyla hareketleri yapmakta çok zorlandı ve kendine uygun bulmadığı için 3 seans sonunda bıraktı onun 3 seansını da benim kullanmama izin verdiler böylece toplamda 9 seans gitmiş oldum. 4. ve 8. seans sonunda ölçümler aldırdım.  
İşte sonuçlar aşağıdaki tabloda. Dünkü ölçümlerde karın, bel ve mide ölçümlerinde büyük bir değişiklik görünmüyor sebebi malum, bir kaç güne kadar regl olacağım. Zaten kendimi de davul gibi hissediyorum. Belki regl sonrası olsa bu değerlerde de mutlaka büyük değişiklikler olurdu.

Her şeye rağmen, yani çok dikkatli diyet yapmamış olmama ve spor seanslarını çok düzgün tutmamış olmama rağmen bu sefer de 11 cm incelme oldu,  ilk baştaki 54 cm lik fazlalığın da 36 cm lik kısmı gitmiş oldu. Ben bu sonuçlardan çok çok memnunum. Şimdilik Bodystyling de seanslarım bitti ama ben de zaten araya bir süre kardiyo egzersizleri koymak istiyordum. Kilo kaybı olmuyor ve biraz kardiyo bunun için şart. Bir süre de Atletico'ya dönüş yapacağım. Atletico için de buraya bakabilirsiniz.  

HEDEF
29.09.2012
18.10.2012
29.11.2012
GÖĞÜS
90
89
85,5
84,5
MİDE
72
74
73,5
72,5
BEL
64
75
72
71
KARIN
82
88
82,5
83
KALÇA
90
96
94,5
92
ÜST BALDIR
50
SOL:53 SAĞ:55
SOL:52 SAĞ:53,5
SOL:50,5 SAĞ:52
DİZ
36
SOL:43 SAĞ:44
SOL:41,5 SAĞ:43,5
SOL:41 SAĞ:43
ALT BALDIR
33
SOL:34 SAĞ:34
SOL:32 SAĞ:32
SOL:33 SAĞ:33,5
KOL
26
SOL:28 SAĞ:28
SOL:27 SAĞ:26,5
SOL:26,5 SAĞ:25,5
TOPLAM FAZLALIK 54 CM
TOPLAM İNCELME 25 CM
TOPLAM İNCELME 11 CM
 
Bodystyling'le ilgili dün aldığım yenilik havadislerini de paylaşmazsam olmaz. Öncelikle Balçova Kipa Sportspark içerisinde de bir şubelerinin açılacağı bilgisini verdiler. Bostanlı'daki yerlerinde ise Bodystyling and beauty olark çeşitli bakım işlemlerine de başlayacaklarmış cilt bakımı, kalıcı oje uygulaması gibi.
Herkesin mutlaka gidip görüp denemesi gereken bir yer diye düşünüyorum. Baharda spor için tekrar yolum oraya düşecek öncesinde de bakım işlemleri için gideceğim.

Sizler de gidecek olursanız denizdenerde'den duyup geldim demeyi unutmayın :)



Enjoy!

29 Kasım 2012 Perşembe

Colgate Optik Beyaz Diş Macunu

Herkese merhaba. Şu bloga her şeyi yazacağım aklıma gelirdi de diş macunu yazacağımı hiç aklıma getirmemiştim o da oldu. Bu aralar değişik değişik diş macunları deneyimledim. İçlerinden en beğendiğimi de ilk olarak paylaşmak istedim. Diğerlerini de sırayla yazacağım.
Diş önemli mevzu, at alırken kurbanlık inek alırken bile dişine bakılıyor bir zahmet biz insanların da dişlerine özen göstermesini rica ediyorum. Bir Hint fakirlerinde bir de Türk milletinde bakımsızlıktan kaynaklı diş kayıpları nedeniyle girip içine oturabileceğiniz boşlukları olan ağızlara bol bol rastlanıyor. Bunun yanı sıra sigara içmekten kaynaklı sapsarı dişler ve bol bol leş ağız kokusu da yanında bonus.
Hükümet kılıkla kıyafetle saçla sakalla uğraşacağına ilkokuldan başlayarak çocuklarımıza diş bakımı gibi faydalı bilgiler aşılamak, alışkanlıklar kazandırmakla uğraşsa olmaz, neden? vatana millete bir yararı dokunur maazallah.
Estetik diş hekimliği diye bir şey de yakın zamanlarda çok favori oldu ben de gitsem mi gitmesem mi sık sık kafa yoruyorum. Emel Acar'ın kadınları bir haftada güzelleştirdiği bir program var orada bakıyorum da hiçbir şey yapmasa sadece dişlerini yaptırsa zaten kadınların %90'ı afet haline geliyor. Diş o kadar önemli ve güzelleşmede etkili yani.. Bir ara acayip bu işe kafayı takıp Tarkan'ın dişlerini yapan hekimi falan interneti deşip bulmuştum resmen bir sanat eseri diye düşünüyorum Tarkan'ın dişleri için. Ben de gitsem gülüş dizaynı mı deniyor yaptırsam mı acaba :)

Şimdilik böyle şeylere ayıracak bütçem olmadığından ben kendi çabalarımla dişlerimi güzelleştirmeye ve sağlıklı tutmaya çalışıyorum. Dişlerim çok hassas, olmasa şaşarım, inanılmaz derecede sıcak soğuk ve tatlı hassasiyeti var bu yüzden her diş macununu, her diş fırçasını kullanamıyorum. Örneğin beyazlatma etkili macunlar hemen dişlerimde sızlamayı artırıyor. Genelde devamlı kullandığım macun Sensodyne çeşitleri. Hassasiyetimi gideren en etkili macun o ama onun bile beyazlatma etkilileri bende sorun yaratıyor. 
Geçenlerde Watson's da gezerken devamlı reklamlarını da görüp almayı planladığım Colgate'in Optik Beyaz diş macununu görünce denemekten ne çıkar diyerek aldım bir tane.  Aslında almazdım da ambalajına vuruldum, resmen rahatsız bir insanım. Parlak yanar dönerli pek bir albenili yapmışlar.





Ürünün vaadi 1 haftada 1 ton daha beyaz dişler. Ben işim gereği boyayla renklerle pek bir haşır neşir olduğumdan pek de şaşırmıyorum ve imkansız bulmuyorum bu vaadi. Optik beyazlatmada işin özü içerisindeki bazı maddelerle dişlerin renginde gözün beyaz gibi algılamasına sebep olacak değişiklik yapmak. Kulağa pek hoş gelmiyor olabilir dişleri boyuyor mu yani diye düşünülebilir (evet aynen öyle) ama benim gibi hassas dişleri olanlarda dişleri aşındırarak beyazlatan maddeler içeren macunlardansa optik beyazlatıcılar içerenler tercih sebebi olabilir.
İlk denememde gördüm ki macunun içerisinde mavi, peeling ürünlerindeki gibi parçacıklar mevcut elimle inceledim oldukça sert yapılılar. Önce kesinlikle kullanamayacağımı düşündüm dişlerimi parça pinçik eder bu tanecikler diye ancak yaklaşık 2 haftadır kullanıyorum ve hassasiyet adına hiçbir negatif sonuç oluşmadı.





Dişleri  temizleme özelliği çok iyi. Resmen daha önceki macunlarda dişlerim tam temizlenmiyormuş onu fark ettim dişlerim gayet parlak ve kaygan oldu. Diğer diş macunlarıyla plak tabakasını temizlemek için çok daha uzun süre fırçalamam gerekirken bununla kısa sürelerde bile etkin temizlik sağlayabildim.


Tadı işe oldukça acı. Ben tatlı macunları sevmiyorum ağzımda serinlik ve ferahlık bırakan acı macunları tercih ediyorum o yüzden çok beğendim.
Renge gelince iki hafta oldu henüz çok bariz bir değişiklik görmedim yani bir Tarkan, bir Tom Cruise dişi olmadı ama temizlik, hafiflik ve parlaklıkta çok çok başarılı oldu.

http://hepsicok.blogspot.com

http://hepsicok.blogspot.com

Diş macununu değiştirecek herkese tavsiye ediyorum.

Enjoy!

23 Kasım 2012 Cuma

Neutrogena Visibly Clear - Pink Grapefruit Ürünleri

Uzun zamandır yazı yazmak gelmiyor içimden resmen kış ve soğuklar hayat enerjimi emdi posa halinde geziyorum etrafta. Zaten haftaya hastalanarak başladım ancak hafta sonuna kendimi toparlayabildim.
İnsanlıktan göçmen kuşluğa transferimi talep ediyorum ey tanrı.
En sık kurduğum hayallerden biri içime bikinimi üzerime kazaklarımı kabanlarımı giyip uçağa binmek ve dünyanın en sıcak köşesinde uçaktan inip kazakları falan takside çıkarıp okyanusun serin sularına koşarak atlamak. İnsan hiç mi karı kışı çizmeleri özlemez yahu.
Kaç günlerdir ne makyaj yapıyorum, ne çarşı pazar geziyorum, ne adam gibi bir yere gidip değişik lezzetler tadıyorum böööğk çok çirkin manasız bir hayat :)
Havalar soğuk olduğundan spora da gitmek hiç içimden gelmiyor. Yediklerime dikkat ediyorum ama spor yapmayınca da kilo da hiçbir değişiklik olmuyor. 56,5 da takıldım. diyet yazısı da yazamıyorum dolayısıyla, değişen bir şey olmayınca kendime bayıntılar geldi sizi de benimle birlikte bayıp öldürmek istemiyorum. ama silkelenip önümüzdeki hafta tekrar spor yaşantıma başlamayı planlıyorum.
Bu haftanın en güzel olayı sevgili kocamın bana hediye ettiği Samsung Galaxy Note II telefon oldu böylece Galaxy S II ile yollarımızı ayırdık. Zaten hiç anlayamıyordum insanlardaki bu iphone / ipad takıntısını şu anda hiç hiç hiç anlayamaz oldum. Samsung muhteşem telefonlar ve  tabletler yapıyor bence Apple'ı dövmez, yer hem de çiğ çiğ :). Note II nin büyük olduğunu düşünenler içinse kesinlikle gidip elinize alıp bakın diyorum. Özellikle kadınlar için çantada taşıdıklarından ötürü hiç problem olmayacak bir ebatta ama erkeklerin de cebine gayet rahatlıkla sığıyor. Galaxy S III den sadece 100 tl gibi bir farkı var ancak özellikleri çok çok daha fazla. S pen özelliği tek kelimeyle müthiş. artık toplantılara defter götürmeyi bırakıyorum. Aldığım notları hemen mail atıp toplantı raporlarını hızlıca hazırlayabileceğim. Kamerası ise blogumu en çok ilgilendiren kısmı ve çok başarılı. Bir yandan video çekerken çekilen videodan kareleri fotoğraflayabilme özelliği mi istersiniz, fotoğraflara bakarken bir köşesinde videoları izleyebilme özelliğimi,  yoksa tek basışta peş peşe saniyede bir fotoğraf çekerek en güzel fotoğrafı yakalayabilme özelliğimi, bir de o dev ekranda fotoğraflara bakma keyfi var ki sormayın a dostlar. Telefonun ekranını ikiye bölerek örneğin yukarıda maillerinize bakarken aşağıda notlar alabilirsiniz, bir pencerede blogları gezerken  çok beğendiğiniz resimleri kalemle kesip maille  ya da facebook la paylaşabilirsiniz kısaca benim gibi telefon cambazları için biçilmiş kaftan. Şu anda tek derdim güzel bir kılıf almak Kabuk henüz çıkarmadı beklemedeyim ama öncesinde mutlaka bir şey almam gerekiyor bakalım araştırmalarım son sürat devam ediyor.
Gelelim ürün tanıtımına. Bugün uzun süredir yazmak istediğim bir üründen bahsetmek istiyorum. Ben genelde parfümerilerden (yenilerde bizde de ismi "drugstore" oldu herkes öyle söylüyor allahın bildiğimiz parfümerisine :) sanki içinde drug satılıyormuş gibi) cilt bakım ürünü almıyorum. Zaten naneli bir cildim var her önüne gelenle geçinip sevgili olamıyor. Öğrenciyken bütçem daha kısıtlıyken alırdım ama kısa bir süre kullandıktan sonra hep sorun yaşardım. Yine de bu markalar arasında biri var ki hiçbir zaman yüzümü kara çıkarmamıştır. Neutrogena. Bence marketlerde, parfümerilerde satılan cilt bakım ürünleri arasında en başarılısı bu marka. Birçok farklı çeşidini kullandım ve çok bariz negatif bir etkisini görmedim. Yazın, sık sık bahsettiğim gibi, hem ruhum hem cildim neşe dolduğundan daha basit ürünlerle de gayet güzel idare edebiliyorum o yüzden Neutrogena'yı da yazın kullanıyorum. Böylece fiyat avantajıyla bütçemi de birkaç ay rahat ettiriyorum.
Markanın en beğendiğim ürünü son çıkardığı pembe greyfurt özlü serisi. Ben serinin yıkama jelini ve günlük peeling'ini kullanıyorum başka bir şeyi de var mı bilmiyorum :). Sabahları jeli ile yüzümü yıkayıp akşamları da duşta peelingini yapıyorum.
kokusunu çok beğeniyorum yaz için bence çok uygun ferah bir greyfurt kokusu.

Jeli 200 ml pompalı plastik şişede çok küçük miktarı bile gayet güzel köpürüp temizliyor. Kurutma, gerginlik sorunu hiç yaşamadım ama kışın kullansam yaşar mıyım bilmiyorum.




Peeling ise günlük kullanıma uygun içerisindeki tanecikler oldukça küçük bu yüzden cildi yıpratmıyor. Özellikle duşun sonlarına doğru uygulamak etkisini daha da artırıyor diye düşünüyorum. 150 ml plastik ambalajda.
Hem jelin hem de peelingin renklerini de çok beğeniyorum.





Bence yaz için bu ikili hem fiyat hem performanslarıyla çok ideal. eczanemizde.com da ürünleri 13.5 TL ye satın alabilirsiniz. İncelemek için ve satın almak için buraya bakabilirsiniz.



Enjoy!

16 Kasım 2012 Cuma

Seferipazar'dan Zeytinyağı

Kozmetik, giyim-kuşam denemelerine biraz ara verip midesel denemelerden bahsetmek istiyorum bugün.
Ben 1996 dan beridir İzmir'de yaşıyorum yaşamadan önce çok farkında değilmişim ama aslında hep bir İzmir'liymişim meğer, ruhum İzmir'liymiş. Soğuğu hiç sevmem, deniz delisi bir insanım, ot çöp yemeyi çok severim bunların hepsi de İzmir'de bol bol var. İlk üniversiteyi kazandığımda beni yolda gören liseden arkadaşlarım nereyi kazandın diye sordular İzmir dedim tam sana göre bir şehir demişlerdi o zaman anlamamıştım ama demek ki onlar beni benden daha iyi tahlil etmişler diyorum şimdi. İzmir'e gelmeden önce şu anda hiç bir anlam veremediğim bir şekilde roka sevmezdim hatta nefret ederdim. Eskiden öyle her şey her yerde olmazdı "transportation" zafiyetinden midir nedir böyle egede yetişen ot çöp biraz da nazik ürünlerse gelemezdi iç taraflara zaten zorlu kış yollarını donmadan aşıp gelebilse satış anında donarak can verirdi herhalde zavallı otçuklar. Şimdi nasıl çözdüler bunu bilemiyorum kesin GDO dan ya da hormonlardan olsa gerek artık rokasından enginarına her şey teee Kars'a kadar gidiyor. Ben Kars'ta değildim canım Çorum'daydım. Biz hiç roka yemezdik yazın tatillerde Kuşadası'na geldiğimizde de restoranlarda falan özellikle salataya roka koymayın derdik. Manyaklığın dik alası :) Bir de zeytinyağı sevmezdim bizim oralarda hep ayçiçek yağı kullanılır salatalarda bile ya da o zamanlar öyleydi şimdilerde değişmiş olabilir. Restoranlarda masada zeytinyağı olmazdı. Yine yazın ege taraflarına yola düşünce özellikle ayçiçek yağı koydururduk salatalara. Duble manyaklık üstü geri zekalılık :) sonra ben üniversiteyi kazandım İzmir'de yurda yerleştim daha okulun ilk haftası arkadaşlarla bir  kebapçıya gidip lahmacun istedik çok doğal olarak koca bir tabak roka ile geldi dakika bir ben o rokanın tadına bayıldım kendime inanamadım; bir bunca yıl nasıl oldu da sevmedim, iki bunca yıldan sonra nasıl oldu da iki dakikada aşık oldum bu lezzete diye. Zeytinyağı da aynı şekilde bir anda sevmeye başladım öyle ki en kokulusu en aromalısı hangisiyse onu arar oldum. Demek ki İzmir'in havasını teneffüs etmem gerekiyormuş silkelenip kendime gelmem için.
Artık ne zaman yolumuz ege köylerine kasabalarına düşse hemen değişik otlar ve bol aromalı zeytin yağları arayıp alıyoruz. Dünyanın en muhteşem lezzeti içine mis kokulu kekikler konmuş zeytinyağına bandırılmış ekmek diye düşünüyorum. Size güzel bir tarif bir balık restoranında masaya ilk gelen kızarmış ekmeğin üstüne önce limon sıkıyorsunuz sonra zeytinyağı döküyorsunuz üstüne de karabiber ekiyorsunuz nam nam nammm bundan daha güzel bir iştah açıcı bilmiyorum ben mutlaka deneyin.
Her neyse geçen gün işteyken babam telefon açtı gazetede Seferihisar ile ilgili bir yazı görmüş internette Seferihisar'a ait ürünler satılıyormuş bunlardan biri de Orhanlı Köyü Taşbaskı zeytinyağıymış. Küçük bir şişe sipariş edip deneyelim beğenirsek devamını alırız dedi.
Hemen siteye girdim www.seferipazar.com bir sürü ürünün satıldığı bir site. Köy pazarı ürünleri, kadın emeği ürünleri, kooperatif ürünleri. Hepsini inceledim aslında almak istediğim bir sürü ürün vardı ama öncelikle nasıl gelir kargolama şekli nasıldır bilemediğim için sadece zeytinyağını almaya karar verdim. 500ml taşbaskı zeytinyağını sepete attım. Siparişi verdikten bir gün sonra kargom kapıdaydı.
Akşam eve gidip açtım içinden sadece bir şişe zeytin yağı çıkacağını umarken bir sürü şirin sürprizle gelmişti.


İlk gözüme çarpan mis kokulu mandalinalar oldu, eskiye özlemimi depreştiren minicik bir kese kağıdının içindeki muhtemelen kadın emeği ürünlerinden olan bir alışveriş filesi ve örgü mandalina magneti, Seferihisar'a ait broşürler, gazete ve gayet güzel paketlenmiş olarak zeytinyağı.
Gelen bütün sürprizleri tek tek inceledim broşürleri okudum çok güzel emek harcanmış hepsine.


Zeytinyağının şişesini çok beğendim. Hemen o güzel rengini ve kokusunu görmek için tabağa boşalttım ve bandırdım ekmeğimi hımmmm bence çok güzeldi gayet yerinde bir aroması var öyle süper bir zeytinyağı gurmesi falan değilim ama çok beğendim.


Özel üretim bir ürün olduğu için fiyatı biraz pahalı 500 ml 13TL. Ama bence bu fiyat şöyle güzel bir hafta sonu kahvaltısında ekmeği bana bana yapılacak keyif için çok değil. Zaten bu yağ da öyle yemeğe koy salataya koy şeklinde harcanmamalı olabildiğince saf halde yani direkt damağa değerek tüketilmeli. Ayhh acıktım galiba akşam saatlerinde yiyecek yazısı yazılmayacak diye not alıyorum kendime :)

Sitede bu ürünle ilgili açıklama şöyle merak edenlere;

Orhanlı Taşbaskı Zeytinyağı
Zeytinyağı üretiminde yüzlerce yıl geriye gittik. En üst lezzete ulaşabilmek, sağlığınızı korumak ve zeytinliklerimizi yaşatabilmek için.
Zeytinyağımızı sadece Seferihisar Orhanlı Köyü’nde yetişen zeytinlerden
geleneksel yöntemlerle üretiyoruz. Tek tek elle toplanan zeytinlerimiz,
zeytinin insan avucuna düştüğü ilk tarihten beri kullanılan fakat
günümüzde yok olmaya yüz tutmuş taş baskı yöntemiyle eziliyor.
Sağlıklı ve lezzetli bir zeytinyağı elde etmek ancak düşük sıcaklıkta doğal
baskı ile mümkün. Zeytinyağını bu şekilde üretebileceğimiz en eski ve
sağlıklı sistem ise taşbaskı. Orhanlı Köyü, tüm zorluklara rağmen yüzlerce
yıllık bu sistemi yaşatabilmiş çok az sayıdaki Ege yerleşiminden biri.
Taşbaskı esnasında zeytin yaklaşık 30 dakika süreyle eziliyor ve içerisinde
bulunan yakıcı tatların bu işlem sırasında uzaklaşması sağlanıyor. Bu
nedenle taşbaskı zeytinyağı son derece farklı bir aroma ve eşsiz bir lezzete
sahip.
Modern zeytinyağı makineleri zeytinyağını kapalı ve sıcak bir ortamda
elde ederek lezzet ve vitamin kaybına neden oluyor. Taşbaskıda düşük
sıcaklıktaki suyun kullanılması sebebiyle mineral ve vitamin kaybı en az
seviyede kalıyor. Öte yandan, zeytinin doğal taşlar kullanılarak ezilmesi
yağa metalik tatlar geçmesini engelliyor. Bu nedenle taşbaskı olabilecek
en sağlıklı yağlardan biri.
Orhanlı Taşbaskı Zeytinyağı’nın Özellikleri
* Zeytinyağının rengi nispeten açıktır. Bu sizi yanıltmasın. Çünkü taşbaskıda elde edilen en lezzetli yağlar genel kanının aksine açık renktedir.
* Yağ, zeytinin içindeki tüm doğal vitamin ve mineralleri barındırdığı için son derece sağlıklı ve anti-kanserojendir.
* Yağ, güzel bir koku ve yüksek aromaya sahiptir.
* Taşbaskı zeytinyağının lezzeti tıpkı iyi şaraplarda olduğu gibi durdukça artar.
* Yağ hiçbir metale temas etmeden üretildiği için metalik tatlar ve metal kalıntıları içermez.
* Yağdan elde edilen gelir doğrudan zeytin üreticilerine kalmakta ve köyün kültürünü, doğasını ve asırlık zeytinliklerini yaşatmak için kullanılmaktadır.
Orhanlı Taş Bakı Zeytinyağı, Orhanlı Köyü Alınteri Zeytinyağı Fabrikası’nda üretilerek Seferipazar için özel olarak şişelenmektedir.  Elde edilen gelir Orhanlı
Köyü’nün kültürünü, doğasını ve asırlık zeytinlerini yaşatmak için kullanılmaktadır.
Yüzlerce yıllık taş değirmenimizin arasından süzülen zeytin yağı zerreciklerini sizin için bir araya getirdik. Afiyet olsun!

Seferihisar'ın güzel ürünlerinden güvenle alışveriş yapılacağını öğrenmiş bulunuyorum. Sizlere de tavsiye ediyorum.

Enjoy!

15 Kasım 2012 Perşembe

Hipp Bebekler için Saç ve Vücut Şampuanı - İlk göz Ağrım

Bu yazıma şu dizeyle başlamak istiyorum :)
Birçok güzeller sevdim, birini biraz fazla, gönül eşit sevmiyor mecburiyetten...

Dünyanın en tatlı telaşlarından biri evlilik telaşı ikincisi de bebek telaşı sanıyorum. İnsan o dönemleri yaşarken aslında ne kadar güzel anlar olduğunu bir sürü koşturmacanın ve çeşitli stresslerin arasında tam anlayamıyor ama geriye dönüp baktığında keşke daha çok tadını çıkarsaymışım dediği oluyor. Stress yaptığı konuların ne kadar küçük olduğunu fark ediyor. Bence bunların en büyük sebebi de tecrübesizlik yine de iki ucu moklu değnek eğer ikinci kere evlensen ya da ikinci çocuğunu yapsan ilk sefer yaşadığın gereksiz stressleri endişeleri yaşamazsın ama aynı zamanda ilk seferki heyecanları da yaşayamazsın.
Bebeğim için alışverişler yapmaya başladığım günleri düşünüyorum şimdi, ne kadar güzeldi ama ben de bir o kadar şapşaldım en çok giysi konusunda kal gelmişti. Devamlı bebek mağazalarına giriyordum "kaç aylık hamileyim daha bebeğime bir çöp alamadım, bu sefer kesin bir şey alacağım" diyordum sonra bal yapmaz arı misali askıların arasında gezip body ne acaba, tulum ne, bunlar hangi sırayla giydiriliyor, bu body bu tulumun içine nasıl olur ki dar gelmez mi peki çorap nereye giydirilecek falan gibi salak sorular arasında geri çıkıyordum dükkandan. Tabii bir de hangi beden kıyafet almak gerekiyor sorunsalı vardı, elime aldığım herşey minicik geliyor hayatımda yeni doğmuş bebek mi gördüm nereden bileyim hangisinin içine sığacak 0-3 ay var, new baby var tiny baby var bunların arasındaki fark nedir ve benimki hangi sınıfa girecektir. Netice itibariyle bebeğim doğduğunda bir dolap dolusu kıyafet vardı ve ben doğumun ilk haftası evden de çıkmadığım için kuzenime kıyafet siparişi vermiştim aldıklarım süper saçma sapan olduğu için :)
Aynı şeyi kozmetiklerde de yaşadım genelde sorduğum insanlar internette gördüklerim en iyisinin Mustela olduğunu söylemişti. Önce Mustela'nın sitesine girmiştim tek tek ürünleri incelemiştim tanrım resmen uzaya adım atmış gibi hissetmiştim, kırk çeşit şampuan var saç vücut ayrı mı almalı birlikte mi almalı kuru cilt mi almalı normal cilt mi almalı, nemlendirici ne almalı, temizleme sıvısı almalı mı bir derya deniz ki girip boğulmamak mümkün değil baktım işin içinden çıkamıyorum eczacı dayımı arayıp bana gerekli ve tercih edilen ürünleri göndermesini rica ettim kendisi de bana çok güzel bir demet yapıp gönderdi. Doğumdan sonraki ilk zamanların zor geçmesi işte bu yüzden ne bebeği tanıyorsun ne de bebek için kullanılacak ürünleri dolayısıyla onu dene bunu dene beğenme alternatifini bulmaya çalış derken bir kaos ortamı oluşuyor.
Zamanla hem bebeğin özelliklerini daha iyi keşfediyor insan, hem algıları açılıp sorunlarına göre ürünler aradığın için farklı ürünlerle tanışıyorsun. 
Bu yüzden benim yeni anne olacaklara tavsiyem alışveriş olayını abartmayın, en en gerekli birkaç parça şeyi alın devamını bebek doğduktan sonraki bir ayın sonunda tamamlayın. Biliyorum çok zor ve hiç kimse yapmayacak ama emin olun daha sonra bu yazımı okuduğunuzda bana hak vereceksiniz :) bebek sektörüne hizmet verenler işte bu zaaftan yararlanıyor.
Ben Mustela'nın hemen hemen hiçbir ürününü beğenmedim. Şuradaki yazımda da bahsetmiştim. İlk başta şampuanını beğenmemiştim ilk değiştirdiğim ürün o oldu. Değişikliği Hipp Saç ve Vücut şampuanı ile yapmıştım çok da beğenmiştim ama sonra bir daha uzun bir süre hiçbir yerde bulamayınca Bioderma'ya geçtim daha sonra Organicum kullandım. Üçünden de çok memnun kaldım ama hep o ilk göz ağrım Hipp'i aradım. Özellikle kokusunu ve yağlı saçları olan bebikomun saçlarını temizlemesini çok beğenmiştim.
Geçen hafta, aldığım Organicum şampuan bitmek üzere olduğundan yenisini almak için eczanemizde.com da gezerken stoklarında Hipp olduğunu gördüm inanılmaz sevindim hemen 3 tane sepete attım yanına birkaç tane daha ihtiyacım olan ürünü de ekleyip alışverişimi tamamladım.
Aldıklarım bunlar;



eczanemizde.com bu aralar favorim, canım Hipp'imi orada buldum ayrıca siparişimi 07.11.2012 de verdim aynı gün birkaç saat içinde kargoya verildi, fakat kargo şirketinin azizliği ile 12.11.2012 de elime geçti. Bu arada Twitter'ı da ayrıca bir sevmeye başladım sorunumu Twitter üzerinden eczanemizde.com'a ilettim ve hemen telefonla geri dönüş yapıldı. Siparişim çok güzel paketlenmişti ve yine testerlar eksik edilmemişti. Hatta içlerinden bir tester'a da ba-yıl-dım birkaç gün daha kullanıp fikirlerim oturunca alıp düşüncelerimi sizinle de paylaşmayı planlıyorum.
Gelelim Hipp'e. Alman markası ve eşi Alman olan bir arkadaşımın da söylediğine göre orada da sevilen bir marka. Zaten market raflarındaki bebek mamalarıyla tanıyoruz ama bebek kozmetikleri konusunda da bence çok başarılı.
Ürün 400 ml lik pompalı şişede bence bebek ürünlerinin pompalı şişede olması çok iyi tek elle alınabilmeli.  Şişesinin rengini de çok seviyorum bebek odası dekorasyonlarına çok uyuyor :) Kokusu çok güzel hafif tam bir bebek kokusu arada kendim de kaçamak kullanımlar yapıyorum bu yüzden.
Banyoda çok güzel köpürüyor ve duruladığımda da beni rahatsız eden yapış yapış bir his bırakmıyor.


Hipp Babysanft ürünlerinin özellikleri ile ilgili sitesinde verilen bilgi şöyle;



Sadece hassas bileşenler içerir



Bir bebeğin cildi, yetişkin cildine göre beş kat daha ince ve çok daha fazla geçirgendir. İşte bu sebeple bebek cildi özellikle zararsız bakım ürünlerine ihtiyaç duyar. HiPP Babysanft ürünlerinin geliştirilmesinde uygulanan felsefe ‘Olabildiğince az, gerektiği kadar çok’ olmuştur.


Alerji riskini minimuma indirmek için:



  • Alerjilere neden olduğundan şüphe duyulan kokular kullanılmaz.
  • Bazı türlerin alerjik reaksiyonları tetiklediği düşünülen uçucu yağların hiçbir çeşidi kullanılmaz.
  • Renklendirici kullanılmaz.
  • Paraben içermez.
  • Majantol kokusu içermez.

Cildin yapısını koruyabilmek için:


  • Cildin geçirgenliğini artırıp, zararlı maddelerin cilde nüfus etmesini kolaylaştırdığından PEG(poli etilen Glikol) emülgatörü kullanılmaz.
  • Henüz olgunlaşmamış olan cildin doğal asit mantosunu korumak için sabun kullanılmaz. Sadece güvenilirliği bilimsel çalışmalarda kanıtlanmış, tehlikesiz ham maddeler kullanılır.
  • Gözenekleri tıkayarak cildin hava almasını engellediklerinden dolayı mineral ve silikon yağlar kullanılmaz.


Bitkisel Kaynaklı Yağlar…



  • Cildin yapısındaki yağlara benzer özellikte, değerli çoklu doymamış yağ asitlerince zengindir.
  • Cildin yüzeyini kaplayarak hava almasını engelleyen mineral yağların aksine, bitkisel yağlar kolayca emilir, cildi besler ve korur.


Badem yağı…



  • Özellikle hassas ve kuru ciltler tarafından çok iyi şekilde tolere edilir , bu nedenle bebek ve cilt bakımı için mükemmel bir bileşendir.
Bu ürünü eczanemizde.com'dan 20 TL ye alabilirsiniz. Bunu ve diğer ürünlerini incelemek ve satın almak için buraya lütfen. Hipp Türkiye burada, Hipp.com burada.

İşte bu da benim böceğimin banyoda Hipp'li kafasıyla fotoğrafı.



Enjoy!