DenizDeSevenler

28 Eylül 2012 Cuma

Marie Claire Professional Peel Of Pink Mask - Pembe Maske

Nasıl özledim yazı yazmayı nasıl özledim anlatamam. Her gün telefonumla girip baktım bloguma melul melul ama yazı yazacak imkanım ve vaktim olamadı ne yazık ki. Şehir dışındaydım. Ankara’da. Vallahi kimse kusura bakmasın, kimse Ankara güzel demesin diyorsa İzmir’e gelip biraz yaşasın sonra bir daha düşünsün. Hiç sevmedim hiç. Zaten deniz yok, güzel manzara yok, her yer bina bina, inşaat inşaat açık şantiyeye dönmüş resmen, bir de üstüne deli bir trafik İstanbul’dan da beter bir hal almış. Metro çalışmaları varmış, 150 yıldır falan metro yapılıyor Ankara’ya ne metroymuş anacım sanırsın Ankara’da binip New York’da ineceksin. Zavallı İzmir bin bir türlü imkansızlıklarla bile metrosunu bitirdi neredeyse her yere ulaşılabilir oldu Ankara’da hala bitecek. Ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler gerçekten çok güzel kafeler, restoranlar var. İzmir’in kısır olduğu bir konu. Zaten bu yüzden de kilocukları alıp geldim acil diyetteyim J
Gitmeden önce kendimi bir güzel bakıma almıştım ve bu esnada yaptığım bir maskeyi de hemen ayağımın tozuyla anlatmak istedim. O kadar çok seviyorum ki bu pembe maske olayını mutlaka herkesin denemesi gerektiğini düşünüyorum. Aslında bu maskeyi çok önce aldım daha yazın başıydı bir hafta süreyle de kullandım ama sonra havalar ısınınca maalesef az sonra bahsedeceğim sebeplerden bu maskeyi de yapmak imkansız hale geldi ve uzunca bir süre dolabı beklemek durumunda kaldı. Geçen hafta havalar serinleyince tekrar gün yüzüne çıkardım.
Bu maskeyle ilgili birçok yazı ve yorum var internette. Efendim “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisinin şimdi adını hatırlayamadığım oyuncusunun yüzünü bebek poposuna çeviren maske falan filan. Ay öyle bir mucize olsa herkes bebek poposu kıvamında gezer  yani salak mıyız biz? Tabii ki öyle bir mucizevi etkisi falan yok yani suratınızda kafam kadar sivilce varsa bu maskeyle iyileşeceğini falan düşünmeyip acilen doktora gidilmesi en akıllıcası olur. Ama cildi inanılmaz derecede ferahlatıyor, siyah noktaları çok ciddi ölçüde temizliyor, pamuk gibi yumuşak yapıyor orası da doğru. Bu maskenin de envai çeşidi satılıyor piyasada. Ben Hepsiburada’dan o zaman fiyatı en uygun ve en güzel yorumları almış olan Marie Claire Professional Peel Of Pink Mask almıştım incelemek için buraya bakabilirsiniz. Şimdi de bir çok çeşit var buradan ulaşabilirsiniz. Keyfiniz hangisini isterse deneyebilirsiniz. Ben bundan sonrasında başka markalardan da alıp performans kıyaslaması yapmayı planlıyorum onları da paylaşırım.

Gelelim kullanımına.



150ml'lik ambalajdaki ürünü kullanmadan önce olabildiğince kuvvetli çalkalamak lazım çünkü içerisinde bir homojenizasyon sorunu oluyor. Elinize sıktığınızda farklı pembe tonlarında ürün geliyor. Çalkalayarak olabildiğince homojenize etmek lazım. Çok tatlı pembe bir rengi var.


Yüze uygulamadan önce yüzünüzü iyice temizleyip sıcak suyla yıkmak gerekiyor. Hatta öncesinde bir buhar banyosu da hiç fena olmaz. Bol miktarda alarak kalın bir katman halinde sürmek gerekiyor yani ambalajın üzerindeki cici kız gibi nazik nazik sürülmeyecek, üst üste bir kaç kere sürerek istenen kalınlık elde edilebilir. Ne kadar kalın olmalı derseniz o da tecrübeyle gelişiyor. Eğer ince yaparsanız kesinlikle soyulmuyor ve yüzden temizlemek büyük bir işkence haline dönüşüyor o yüzden elinizi korkak alıştırmayıp bol bol sürün. İşte işin özellikle yaz aylarında zorlayıcı yanı da bundan sonra ortaya çıkıyor o kadar kalın sürülen bir maske aynı oranda uzun bir sürede kuruyor. Eğer hava sıcaksa ve terleyen bir insansanız o zaman da bir türlü kurumalar bilmiyor ve yine soyulamama ve yüzden çıkarma dertleri yaşanıyor. En ideal zaman havanın serin, sizin de sakin ve terlemez olduğunuz anlar. Kalın tabakayı yüzünüze uygulayıp iyice kurumasını bekliyorsunuz.
İşte aynen bu resimdeki gibi böyle uzaklara dalıp giderek pembe hayaller kurarak bekliyorsunuz J bu yüzümde gördüğünüz kabartılar hava kabarcıkları sivilce falan değil haa yanlış anlama olmasın :P

Her yeri tamamen kuruyup artık yüzünüzde hiçbir mimik yapamaz hale geldiğinizde soyulmaya hazır demektir. Ondan sonra başlıyorsunuz cayır cayır soymaya. Özellikle burun ve çene bölgesinde ağda yapar gibi sert hareketlerle çekmek siyah noktalardan kurtulmak için çok etkili diye düşünüyorum. İnternette soyarken çok can yakıyor, tüyleri yoluyor falan gibi yorumlar var öhee diyorum cayır cayır dediysek o kadar da cayırdaması mümkün değil. Ancak göz çevresine ve hatta yakınına sürmemeye özen gösterin çünkü hassas göz çevresinden bu maskeyi soymak çok yıpratıcı olabilir. 





Güzelce her yerden soyduktan sonra minik kalıntıları da ılık suyla yıkayarak temizleyip üzerine tonik ve nemlendirici uygulamanızı yapıyorsunuz. Sonuç mükemmel yumuşak, pırıl pırıl bir cilt.
Kullanım talimatında bir hafta süreyle her gün yapılmasını öneriyor bence de hiç sakınca yok ben yapmıştım çok da güzel oluyor. Ondan sonra aralıklarla tekrar edilebilir. Şu anda benim kullandığım markanın fiyatı Hepsiburada'da 29TL ama dediğim gibi farklı fiyatlarla değişik markalar bulmak mümkün.
Eğer siz de denediyseniz ve bundan daha iyisi olduğunu düşündüğünüz markalar varsa paylaşırsanız sevinirim.

Enjoy!


Diyet + Spor Günlüğü; 18-19-20-21-22-23-24. Günler, Zorunlu Ara!

Geldim geldim nihayet. Çok yoğun bir gündemim vardı son bir haftadır ve bir türlü yazı yazamadım diyetle ilgili. Sadece yazmamakla da kalmadım diyet de yapamadım doğru düzgün. İş seyahatindeydim ve rutinim dışına çıkar çıkmaz direkt cıvıdığımdan yediklerime de hiç dikkat etmedim. Kilo bile almış olabilirim. Ama bomba gibi bir toparlama diyetiyle kaçamaklarımı eritmeyi planlıyorum.
Beni diyet konusunda takip eden birileri var mı bilemiyorum eğer varsa önümüzdeki hafta Pazartesi, Salı, Çarşamba üç gün boyunca çok sıkı bir protein diyeti yapacağız. Herkes hem ruhsal olarak hem de yiyecekler olarak hazırlansın. Aslında çok kolay bir diyet sadece protein ağırlıklı besleniyoruz. Bu diyeti kısa süreli ve aralıklı olarak yaptığınızda çok faydalı süreyi uzatmak ve sıklığı artırmak sağlık açısından uygun değil. Ben çok uzun zamandır yapmıyordum ve hazır cıvıttığım bir dönem geçirmişken ardından yapıp metabolizmaya bir hareket getirmek çok iyi olacak diye düşünüyorum.
Neler yiyeceğiz derseniz protein içeren her şeyi ama onun dışında hiçbir şeyi.
Kahvaltıda; eğer evdeyseniz sabah istediğiniz kadar yumurta ve peynirden bir omlet yanında ekmek yok, şekersiz çay olabilir. Eğer işe gidecekseniz bir dilim tam tahıllı ekmek (incecik bir dilim) yanında istediğiniz kadar peynir ve şekersiz çay. Ben Eti form’un light Etimek’lerinden bir dilimle peynir yemeyi düşünüyorum üç gün.
Ara öğünler; Light yoğurt, light süt, Peynir, haşlanmış tavuk, protein kaynağı herhangi bir şey.
Öğlen; Herhangi bir çeşit et, yağsız ızgara, haşlama olabilir, yoğurt. Eti yoğurdu doyana kadar yiyebilirsiniz. Ekmek, makarna, pilav yemiyoruz
Akşam; yine öğlene benzer. Etin çeşidini değiştirebilirsiniz. Doymazsanız yanına peynir ekleyebilirsiniz.
Salata yok, meyve yok, tahıllar yok. Çok zor ama kısa süreli olduğundan dayanılıyor. Kabızlık sorunu yaşanabilir çok rahatsız edici olursa yoğurtlarınızın içine yulaf kepeği koyabilirsiniz. Şahsen ben hiç sevmedim o yulaf kepeği olayını ve üç günde de hiç öyle rahatsız edici bir kabızlık falan yaşamadım. Üç gün sonunda nasıl bir hafiflik olacak şaşıracaksınız.
Bu arada bol bol bol bol su içmeyi de ihmal etmiyoruz.
Sonuçlarınızı benimle paylaşın lütfen. Öncesinde kaç kiloydunuz üç gün sonunda kaç kilo oldunuz. Merakla bekliyorum.

Enjoy!

24 Eylül 2012 Pazartesi

Bebeğim için neleri tercih ediyorum

Bu sabah, izlediğim bloglarda neler var neler yok diye bakarken gördüm ki birinin sene-i devriyesiymiş bunun için de bir yazı kondurmuş. Demiş ki "bu işi en mükemmel ben yapıyorum". Ben sakin sakin bu blogu izliyordum da bu kadar okkalı bir lafı okuyunca dedim bir alıcı gözle bakayım, bir sürü güzel blog okuyorum, aklına ilk hangi blog ismi geliyor falan deseler hiç bu blog gelmez ben mi kaçırdım bir şeyleri acaba diye düşündüm. Tekrar şöyle eskilerine gidip baktım bence hiç de öyle matah bir blog değil kötü diyemem tabii ama mükemmel çok ciddi bir iddia. Bir insanın bir şeyi en mükemmel ben yapıyorum diyebilmesi için dünya üstünde o işi yapan herkesin işini görmüş incelemiş olması gerekir, ayrıca tamamen kişisel zevke dayalı bir şey için de “kime göre neye göre mükemmel olduğuna karar verdin?” diye sorarlar insana.  
Sonra bugünkü yazımın başına oturunca başlayacağım cümleyle bu arkadaşın psikolojisini birleştirdim ve çok fazla bir şey yazmamaya karar verdim. Ancak bu kadar havalarda uçan bir bloggerı izlemeyi reddediyorum aynen sildim listelerimden.
Evet yazıma başlıyorum. Bugün size bebeğim için tercih ettiğim ürünlerden bahsedeceğim.

Dünyanın en güzel, en akıllı ve de EN MÜKEMMEL bebeği elbette ki benim ki J bunu sorgulayacak kimse var mıdır, tabii ki yoktur. (Demek ki bu blogger kargaya da blogu kuzgunmuş J)bu en “mükemmel bebeği” ben yaptığıma göre onun için kullandığım ürünlerin de mükemmel olması gerek. Ama dünyada bir şeyi en mükemmel yapmak ne kadar imkansızsa onu bulmak da o kadar imkansız. Anlayan anlar artık J
Tabii her zaman ki gibi hatırlatmak istiyorum konu bebek olunca bir daha buraya yazmak istedim bu kullandığım ürünler benim bebeğim için en uygun bulduklarım. Her bebeğin cilt tipi, ürünlere göstereceği reaksiyonlar değişeceği için doktorunuza danışmadan ya da ufak denemeler yapmadan almamak da fayda var.
Bebeğim doğmadan önce yaptığım araştırmalarda genelde herkesin kullanıp tavsiye ettiği ve eczanelerde de ilgi gören Mustela ürünlerini alıp evde hazır etmiştim. Bir süre de bu ürünleri bebeğimde kullandım ancak ne yazık ki ben birçok ürününden hiç memnun kalmayıp zaman içinde farklı markalarla değiştirdim.
Aslında ürünlerde bir sorun yok sadece benim bebeğimin cilt tipi ve ihtiyaçlarına uymadı diye düşünüyorum.
Banyo için;
İlk kullandığım ürün bu 2si1 arada saç ve vücut şampuanıydı. Daha sonra da bu şampuanı kullandım  ama ikisi de yağlı saçlı olan bebeğime iyi gelmedi. Daha hızlı yağlandırdı saçlarını ve kafasında kaşıntıya sebep oldu. En son Bioderma’nın ABCDerm serisinden bu saç ve vücut şampuanını kullandım. 1 lt kocaman bir şişe çok uzun süre kullanılıyor. Çok da memnun kaldım ancak hiç beğenmediğim bir özelliği var ambalajın kapağı açılmıyor şişenin sonuna geldiğinizde kalan kısım için kesmek gerekiyor. Çok saçma buluyorum.
Şu aralar farklı bir ürün denemeye karar verdiğim için bu bittiğinde almayacağım. Ama deneyeceğim üründen memnun kalmazsam tekrar buna dönüş yaparım. Kokusu süper, bebeğimin saçlarına ve cildine çok iyi geldi. Bioderma favori markam zaten. Kullanmaktan üstü kireçle kaplanmış ambalajının fotoğrafları da bunlar. Yaklaşık 70 TL. Ama hem saç hem vücut için çok uzun süre kullanılıyor.


Nemlendirici;
İlk olarak yine Mustela'nın şu ürününü kulandım. Normal ciltli bebekler için uygun diyor. Tabii bebeğim doğduğunda nasıl bir cildi olacağını bilemediğimden bunu almıştım. Ne yazık ki çok hassas ciltli bir bebek oldu ve bu losyon onun bakımına yeterli gelmedi. Ayrıca özellikle sıcaklarda çok terlettiği için de çok sevemedim. Daha sonra doktorumuzun önerisiyle Oilatum Junior Cream kullanmaya başladım ve çok memnun kaldım. Terletme gibi bir sorunla kesinlikle karşılaşmadım. Koyu kıvamlı bir yapısı var ama kesinlikle sürümü çok kolay macun gibi sıvanıp kalmıyor. Hassas ve alerjik cildine çok iyi geldi. Özellikle bez bölgesindeki tahrişe inanılmaz hızlı çözüm oldu. Tek kötü tarafı pompalı şişe olmaması. Bu tarz ambalajları özellikle bebek ürünlerinde sevmiyorum. Fiyatı 37.50 TL.





Bir de yine Mustela’nın masaj yağını almıştım ama kendim için o kadar beğendim ki resmen el koydum bebeğime masajı kendi losyonu ile yapıyorum kendime de banyo sonrası bu yağ ile :) Mükemmel kokusu olan ve sprey şişesi çok güzel çalışan bir yağ akma kesinlikle olmuyor. Kadife gibi, bebek gibi bir cilt yaratıyor. Banyodan sonra ıslak vücuduma sürüp direkt bornozumu giyip çıkıyorum. Herkese şiddetle tavsiye ederim. Ama üstüne nemlendirici losyon sürmekte fayda var yağlar cildi kurutabiliyor.



Günlük temizlik;
Günlük bakım ve temizliği için bu ürünü almıştım ancak bir iki kullanım sonrası hiç de doğal gelmedi cildini yapış yapış yaptı ve ben de bildiğimiz gül suyuna döndüm.


Cilt temizliğinde kocaman pamuklar kullanmayı seviyorum. Mothercare’in bu pamukları çok güzel. Ayrıca İpek markasında da var ama nedense bulmak çok kolay olmuyor bu boyutunu. İpek ürünlerini buradan inceleyebilirsiniz. Ben hangisi denk gelirse bol bol alıp depoluyorum.


En takıntılı olduğum konulardan biri de ıslak mendil. Eskiden ıslak mendil diye bir şey yokmuş annelerimiz bildiğimiz tülbentlerden el bezleri yapıp kullanırmış ama şimdi istesek de olamıyor yaşam tarzı o kadar çok değişti ki örneğin şimdi gittiğimiz restoranlarda yanımızda el bezi taşısak hiç pratik olmaz. Zirilyon çeşit ıslak mendil var. Bir çok iyi markanın ve hiç adı duyulmamış markaların. İçeriklerinde ne olduğu belli değil ve bunu bebeğin en hassas yerlerinin temizliklerinde kullanıyoruz. Yemek yiyor ağzını siliyoruz, ellerini siliyoruz ve o eller hemen ağza gidiyor, poposunu temizliyoruz. Ne kadar da bebek için tasarlandıkları söylense de tuhaf tuhaf köpüren yapış yapış his bırakan ürünleri kullanamıyorum. İlk doğduğu günden beri Uni Baby yeni doğan ıslak mendilini kullandım. Sadece su ve pamuk olanını, kremlisini bilmem nelisini kullanmıyorum çok da memnunum. Özellikle E-bebek’ten dev kolilerle alıyorum fiyat çok uygun oluyor 12’li koli 42.90 TL buradan satın alınabilirBu arada Uni Baby'nin diğer ürünlerini de mutlaka incelemelisiniz. Örneğin Şelale, aseton ve gül suyunu çok beğeniyorum.


Son zamanlarda yine E-bebek’in çıkardığı Baby&Me markasının ıslak mendilini de kullanıyorum. O da aynı şekilde saf su ve pamuktan ibaret ayrıca kız ve erkek bebekler için ayrı tasarlanmış içeriğinde bir fark var mıdır bilemiyorum ama renkler farklı çok şirin. Yine E-bebek'te kolilerle satılıyor.  12’li koli 39.90 TL buradan satın alabilirsiniz. Bu yazıyı hazırlarken ürünlerini inceledim ve kocaman pamukları da olduğunu gördüm alınacaklar listeme eklendi J




Çamaşırlar için;
Bebeğimin çamaşırlarını ayrı yıkıyorum tabii ki ve Dalin sıvı deterjan ve yumuşatıcısını tercih ediyorum. İlk günden beri onu kullanıyorum ve hiçbir alerjik problem yaşamadım. Kokuları da çok güzel. Bazen kendi çamaşırlarımızı da onunla yıkayıp bebişimin kokusunu hissetmeyi çok seviyorum.




Yine bu yazıyı hazırlarken Baby&Me markasının da çamaşır  temizleyicilerini gördüm. Onlardan da deneyebilirim. Dalin’e göre fiyat çok makul görünüyor kokusu ve içeriğine de detaylı bakmak lazım. Sıvı deterjan için buraya, yumuşatıcı için buraya bakabilirsiniz.  

Bebeği olanlar zaten bu markaları duymuş ya da kullanıyor olabilirler ama yeni bebeği olacaklar için bir miktar fikir verebildiysem ne mutlu.

Enjoy!


21 Eylül 2012 Cuma

Helix-D Eye Serum – Jet hızıyla gençleşmek için!

Yeni keşiflerimden birisi şu yazımdaki saç bakım ürünüydü. Kullanmaya devam ediyorum ve hala çok memnunum.
İkincisi de yine annem sayesinde keşfettiğim Helix-D Eye Serum. Annemle bazı konularda hiç benzemeyiz örneğin kendisinin yegane cilt temizleme ürünü sabundur. Bildiğimiz el yıkama sabunu. Cilt bakım rutini de her gün o sabunla haşır haşır yüzünü yıkamaktan ibarettir ne tonik ne krem kullanmaz hiç bir şeycik de olmaz. Ben öyle bir şey yapacak olsam yüzümü kuruladıktan beş saniye sonra gerginlikten gülmek konuşmak gibi faaliyetlerim sonra erer. Ben önce özel temizleyicimle temizlemeliyim, toniklemeliyim üstüne nemlendiricimi sürmeliyim göz çevreme ayrıca bakım yapmalıyım vs. vs. Ama anneme de devamlı diyorum bu böyle olmaz el sabunuyla yüz yıkanıp bırakılmaz bunun yaz güneşi var kış soğuğu var bir nemlendirici sür bir şey yap yok asla dinlemez. Geçenlerde benim kullandığım nemlendirici bittiği için eczaneye gidip krem alacağımı söylediğimde annemden incecik bir ses geldi “bana da bir göz kremi mi alsak ki?” çok şaşırdım tabii şöyle bir baktım ses gerçekten annemden mi geliyor diye, nasıl yani annem bir krem almaktan bahsediyor hem de kendi öz iradesiyle. “Hayırdır anne nereden çıktı bu şimdi?” dedim. Yüzünün hiçbir şeye ihtiyacı yokmuş ama göz çevresi çok gerginmiş bir şey kullansa iyi olurmuş amanın nasıl sevindim bu da bir aşamadır neticede annemi de kendi yoluma getiriyorum galiba. Eczaneye gittik tabii ben annemin henüz beginner seviyesinden orta halli bir krem alacağını düşünüyorum. Eczacı bir krem önerdi en yeni ürünmüş çok mükemmelmiş falan falan anlattı ben daha fiyat nedir demeye kalmadan annem tamam bu olsun dedi. Fiyatını bir sorduk ki 15ml’lik göz serumu 152 TL. Hey allahım benim de en sevmediğim şey bir şeye alıyorum dedikten sonra ay çok pahalıymış vazgeçtim demektir. Anneme baktım ondan gelecek mi öyle bir tepki diye yoo kadın gayet rahat kasaya gidiyor. Sonuç olarak ürünü aldık ve eve geldik.   
Normalde buraya bin tane sinir olduğum şeyi yazabilirim örneğin sen 15 ml’sini 152 TL ye sattığın bir ürün için eczaneye bir zahmet tester niye vermiyorsun efendim iki fazlı bir ürünmüş de testerı olmuyormuş allah allah memnun oldum ben de idiot, o zaman aynı ambalajın daha küçüğünü tasarlasınlar ya da orijinal boydan tester versinler zaten pompalı bir ürün hijyenik açıdan da bir riski yok ki kısaca hiç denemeden aldık ya sürdükten sonra gözümüzü pinpon topuna çevirirse bu ürün ne yapacağız hiçbir fikrimiz olmadan. Fakat bu sinir olduğum şeyleri yazmıyorum neden mi internette Helix-D diyip Google’layın anlarsınız. Ayol ürün dünya jet setinin en son gözdesiymiiiişşşş. Peh ben de neden bahsediyorum yok gözümüzü pinpona çevirirse bilmem ne.  Anneme bakar mısınız sayın okuyucular ben yıllarca kozmetik, dermokozmetik envai çeşit ürünü inceledim okudum denedim geldiğim nokta bildiğimiz Bioderma seviyelerinde maksimum OHT Peptid 3 annem tek atışta dünya JET-SET favorisini bulup aldı acemi şansı diyip fazla strese girmemeye çalışarak ürüne geçiyorum.
Helix-D Eye Serum.




İki fazlı bir ürün. Bu fazların içerikleri, özellikleri, ürünün nelere faydası olduğu ile ilgili detaylı bilgiler sitesinde var. Buradan inceleyebilirsiniz




Ben deneyimlerimi aktarayım. Sağ olsun annem bu değerli şeyi benim de kullanmama izin verdi J
Çok şık bir ambalajı var dıştaki kutusundan ürünün şişesine kadar hepsi çok güzel görünüyor. 




Ürünün şeffaf bazının içindeki DNA sarmalına benzeyen Helix-D matrix’i denen kısım fosforlu yanar döner çok ilginç ve bence tasarım harikası. Ben o kısmın sadece bir ambalaj tasarımı olduğunu düşünmüştüm ama değil o da serumun bir parçası.






Elinize sıktığınızda şeffaf jelin ortasında o üründen de geliyor. Bu iki kısmı iyice karıştırıp göz çevrenize dairesel hareketlerle yediriyorsunuz. Sitesindeki kullanma talimatında her iki göz çevresine birer bezelye büyüklüğünde sürün diyor ancak o kadar bir miktarın çok çok fazla geleceğini düşünüyorum. Minicik bir parça bile iki göz çevresine yetiyor bence.




Günde 2-3 kere kullanılmalı diyor. Ben sabah ve akşam olmak üzere iki kere kullandım. Gündüz sürüldüğünde jel yapılı olmasından kaynaklı bir miktar yapışkanlık bırakıyor. Üzerine makyaj yapılması zor olabilir. Ancak gece sürdükten sonra sabah kalktığınızda inanılmaz kadife gibi bir göz çevresiyle uyanıyorsunuz. Benim göz çevremde henüz ciddi bir sorun yok o yüzden görsel olarak çok radikal bir değişim görmem hem de bu kısa sürede mümkün değil ancak his olarak göz çevremin kadife gibi olduğunu söyleyebilirim. Annem de ise çok daha etkili bir değişim söz konusu oldu. Öncelikle onu rahatsız eden nemsizlikten kaynaklı gerginliğin hemen yok olduğunu söyledi. Birkaç gün kullanım sonrasında göz çevresinin çok daha pürüzsüzleştiğini, kırışıklıkların çok daha düzgünleştiğini de ben fark ediyorum.
Göz çevresiyle ilgili ciddi problemleri olanlar varsa ya da kendilerinde ilerleyen yıllarda ciddi problem yaşama potansiyeli görüyorlarsa bence paraya kıyıp bu üst sınıf ürünü temin etmeliler. Ayrıca yüz ve boyun için de serumu var onun da fiyatı 200 TL civarı. 3-5 yıl sonra kesin alınacaklar listeme girecek. Daha bu sabah aynada dekolte bölgemde ciddi çizgiler fark ettim hiç hoşlanmadım bu gidişattan.


Enjoy!

Diyet + Spor Günlüğü; 17. Gün

Saat 08:00:  Peynirli domatesli yarım simit (Çok acıkmış uyandım sabah), şekersiz çay.
Saat 08:30: Şekersiz, kremasız kahve.
Saat 10:00: Toplantı vardı ara öğün kaynadı.
Saat 12:00: ½ kase çorba, bir tane etli biber dolması, ½ kase yoğurt, bir büyük kase salata (yağsız). Ekmek yok.
Saat 15:00: 3-4 adet bisküvi, şekersiz kahve.
Saat 19:30: 4-5 yemek kaşığı zeytinyağlı barbunya, bir ince dilim ekmek, salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile), 4-5 ince dilim kavun.
Saat 20:30: Şu linkte gördüğünüz manyak ötesi lezzetli çikolatalı kruvasanlardan bir tane. Bir tanesi yaklaşık 150 kcal. Hayatımda yediğim en lezzetli şeylerden biri, kesinlikle denemelisiniz ama mümkünse içinden bir tane alıp geri kalanını hemen başkalarına dağıtın yoksa bir oturuşta bütün paketi yemeniz işten bile değil. Yanında şekersiz çay içtim aferin bana, Whooper yanında diyet kola da olabilirdi neticede J)))))
Spor yoktu, ayrıca sanırım dizimi sakatladım çok fena bir ağrı var bakalım ne olacak L

Enjoy!

20 Eylül 2012 Perşembe

Diyet + Spor Günlüğü; 16. Gün

Saat 08:00:  ¼  peynirli domatesli simit, şekersiz çay.
Saat 08:30: Şekersiz, kremasız kahve.
Saat 10:00: 3 adet şu yazımda bahsettiğim incecik kurabiyelerden.
Saat 12:00: ½ kase çorba, bir büyük kase yeşil salata, 100-150 gr arası ızgara tavuk. Salata yağsız, ekmek yok
Saat 15:00: 3 kuru kayısı.
Saat 18:30: 45 dk Spinning.
Eldivenlerim ve entegre pedli taytımla çok daha keyifli oldu demek isterdim ama maalesef bu ülkede insan sayısı manda sayısından daha az olduğu için grup sporuna leş gibi ter kokarak gelen bir mandaya denk gelme olasılığımız da çok yüksek oluyor dolayısıyla nefes almakta güçlük çekerek yaptığım sipinning de acayip yorucu oldu. Gerçekten aklım mantığım almıyor sen grupla bir odanın içinde spor yapmadan önce hangi akla hizmet bir saat koşarsın madem koştun 10 dakika önce bırakıp neden duşa girmezsin duş almayı bilmiyorsan neden tshirt değiştirmezsin. Çok mu zor yahu bunu idrak edebilmek.
Saat 20:30: 4 kaşık (çorba kaşığı servis kaşığı değil) zeytinyağlı fasulye, 1 ince dilim ekmek, salata, 4-5 dilim kavun. Salatada 1 tatlı kaşığı zeytinyağı var. 

Enjoy!

Gratis’de Essence Alışverişi

Tüm diyetisyenler ne diyorlar az az ve sık sık yiyin böylece deli gibi acıkıp koca koca porsiyonlara saldırmazsınız, tatlı kriziniz tuttuğunda yavaş yavaş bir top dondurma yiyin koca bir tepsi tatlıyı lüp diye yutmakla aynı hazzı alır ama aynı kaloriyi almazsınız. İşte ben de size alışveriş kriziniz tuttuğunda Vakko’ya Prada’ya gitmeyip kendinizi Gratis’e atın bir sürü şeyi ucuz ucuz alıp bütçeyi çok sarsmadan krizinizi atlatabilirsiniz diyorum.
Gratis mağazalarının sayısı İzmir’de daha az yani rakibi olan Watson’s ile kıyaslıyorum. İstanbul Anadolu yakasında 25, Avrupa yakasında 35 tane mağazası var İzmir’de toplam 5 tane. Karşıyaka’da hele hiç yok. Ege Park içinde sadece Watson’s var, Çiğli Kipa’da sadece Watson’s var, Karşıyaka çarşıda bildiğim kadarıyla her ikisi de yok. Bostanlı da aynı şekilde. Gratis sesimi duyarsa ben kendileri için istatistiki çalışma yapmış oldum gereğinin ivedilikle yapılmasını vs. vs. Dolayısıyla ürünlerine pek bir yabancı kaldım. Genelde blog sayfalarından takip ediyorum. Geçen sonuncu kere olmasına çalışacağım Optimum ziyaretinde oradaki Gratis’e de uğradım. Tabii koca şehirde 5 tane mağaza olunca ürünlerin tüketim hızı ekmeği geçmiş anlaşılan, genelde raflar, özellikle The Balm rafları, boşa yakındı. Testerlar tamamen bitmiş ya da ele dahi sürülemeyecek kadar hırpalanmıştı. Ancak bu tarz basit sorunlar beni yolumdan alıkoymaya yetmeyeceğinden ben imkansızlıkların içinde bile bir sürü alışveriş yapmayı becerdim.
Essence ürünlerini de yine bloglardan takip ediyordum ama ya kimse bahsetmemiş ya da ben dikkat etmemişim hiç fiyatlarını bilmiyordum. O gün bütün ürünleri gezip gezip en son Essence önünde durdum, duruş o duruş oldu. İnanılmaz ucuz bir markaymış. Yani 10 TL'nin üstünde ürün yok gibiydi. Bir de ürünlerin bazı renklerinde %50 indirim vardı tam ekmek fiyatı haline gelmişti. Benim de ucuz şeylere karşı hep bir şüphem oluyor bunların da kalitesine şüpheyle yaklaştım ama kaybımın büyük olmayacağına karar verip attım torbaya.
Bir kaç gün içinde de hemen hepsini denedim. Neler mi aldım?

1.      Çubuklu ortam kokutucusu Leylak kokulu
2.      Ruj
3.      Oje
4.      3 ü 1 arada kapatıcı
5.      Allık
6.      Rimel
7.      Tüm gün kalan far














Rujla başlayalım. Fotoğrafları değişik açılardan çektim renkler daha bir anlaşılır olsun diye umarım yardımcı olur. Bu konuda henüz çok iyi değilim beginner seviyesindeyim. Pembe ağırlıklı bakır rengi. Biraz fazla ışıltılı ama bu sezon çok moda olacak bu renkler ve kışın soluk havasına biraz ışıltı katmak bence güzel olacak. Kalıcılık konusunda ise çok başarılı değil standart bir kalıcılığı var.





Ortam kokutucusunun kokusu çok güzel hafif insanı baymayan bir koku. Ofisimde çok güzel bir hava yarattı.  Bir tek onun tam fiyatını biliyorum. 9.90 TL
Oje şişesinde bordo kahve arası görünüyordu ama elime sürdüğümde tam bir mor renkle karşılaştım çok şaşırdım ışıklardan yanıldım anlaşılan. Ama bu rengi de beğendim. Sürümü çok kolay. İki katta çok güzel kapatıyor. Fırçası çok ince bu da taşma bulaşma yaşamadan sürmeyi kolaylaştırıyor. Hızlı kuruyan bir formülü var ve çok başarılı hemen kuruyuverdi. Fotoğraflar eh işte :)




3ü1 arada kapatıcıyı çok beğendim. Ciltteki farklı renk sorunlarına göre aynı ambalajda tek bir ürünle çözüm bulabilmek çok güzel. Krem formunda sürümü çok kolay. Kapatıcılığından ben memnun kaldım ama ihtiyaclara göre beğenip beğenmeme derecesi değişebilir garanti veremiciim.  

Allık çok açık renkli belli belirsiz yazın yanık tende değil ama kışın ten rengim açıldığında daha güzel görüneceğini düşünüyorum. Tekrar alır mıyım? Hayır.
Rimel hem hacim hem kıvırma etkili. Fırçası kalın ve kıvrık çok çok başarılı buldum. Hele bu fiyata mükemmel.  Kesinlikle tekrar alırım.
Uzun süre kalıcı far. Benim sür unut tarzı ürünlere düşkünlüğümü biliyorsunuz bunun da üstünde stay all day gibi bir yazı görünce fiyatı da 3 TL olunca almazsam ayıp olacaktı. Hemen denedim krem formunda elle sürdüm ve çok kolay sürülüyor. Çok az bir miktarla bile çok etkili bir görüntü elde ediliyor. Özellikle gün içerisinde toplanma olacak mı görebilmek adına altına pudra ya da makyaj bazı sürmedim. hiçbir toplanma sorunu yaşamadım ki benim karma yağlı cildimde farlar hep çizgi çizgi toplanır. kesinlikle başarılı ancak renk çok ışıltılı ben şahsen günlük makyajda da kullanıyorum ama sevmeyenlerin tercih etmeyeceği bir durum olabilir. Farklı renklerini almayı düşünüyorum.




Bu da rimelin performansı.




Enjoy!