DenizDeSevenler

25 Şubat 2013 Pazartesi

Çıtır Elma - Pazartesi diyete başlayanlar için yine bir ara öğün atıştırmalık alternatifi

Tam Pazartesi gününe yakışır bir yazı ve deneme oldu bu. 

Malum her Pazartesi başlanıp Cuma bitirilen diyetler yapmakta üstümüze yok :) Ama önemli olan Cuma biten diyetin diğer Pazartesi tekrar başlayabilmesi. Ben şahsen bunu yaşam stili halin getirdim. Tüm hafta sıkı bir diyet ve yediklerime dikkat etme yanı sıra da spor, hafta sonu keyif yapma şeklinde gidiyor benim diyetim.
7/24 diyet benim için Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesinde sonlanır diye tahmin ediyorum.

Diyet yapmanın en zor tarafı bir şeyler atıştırmak istediğinde değişik, hafif ve sağlıklı şeyleri kolaylıkla bulamamak hele de çalışan bir insansan daha da zor. Hergün iş yerine kaç çeşit meyve sebze taşıyabilirsin yok yoğurt götür yok meyve götür kuru yemiş götür valizle işe gitmek gerek resmen. Benim bu açıdan gözüm dört açıktır hafif atıştırmalık arayışım hiç bitmez.

Bu hafta ne acayiptir ki yolum tekrar Rossmann'a düştü. Aslında acayip bir şey yok böyle bir diş hekimi dönemim gelir benim üst üste giderim dolayısıyla şu anda da o dönemdeyim ve her hafta Rossmann yakınına gidebiliyorum mecburiyetten. Fırsatıları değerlendirmesini biliyorum yani :)
Bu sefer kozmetik ürün almadığım için böyle ballı kaymaklı bir yazı yazamıyorum. Sadece bazı hafif atıştırmalıklar aldım.

Biri de bu gördüğünüz Çıtır Elma.



Kesinlikle muhteşem bir şey. Çıtır çıtır cips yemeyi seviyorsanız, tatlı ekşi şeyleri seviyorsanız, tam size göre.

Elmayı almışlar minik parçalara bölmüşler fırınlarda kurutmuşlar, ellerine sağlık diyorum ben bayıldım. Yağ, tuz yok, katkı yok, glutensiz. 18 gr lık paket bir adet elmadan oluşuyor.



18, 45, 90 gr lık paketlerde satışı var. 18 gr paket 65.52 kcal.



Ben pek sevmem ama bunu yoğurtla karıştırarak da yiyebilirsiniz.

Ürün Isparta'da yetiştirilen elmalarla yine Isparta'daki bir tesiste üretiliyor.




Ürünün sitesini buradan inceleyebilirsiniz. Satış noktalarını da yine sitesinde görebilirsiniz. Internetten de temin edilebiliyor.



Enjoy!

22 Şubat 2013 Cuma

Rossmann Alışverişim

Rossmann alışverişimden sonra böyle futbol tezahüratı kıvamında şarkılar söyleyesim geldi.
Ne gratiiisss ne watsııınnnsss en büyüksüüün sen rossmaaaannnnnn
Höyylöylöyllöylöööööyyy hadii bastır Rossmaaannn her yere şubee aç Rossmaaannnn :)

Gerçekten de öyle ben kesinlikle ürün çeşitliliği mekan "ferahlılığı" gibi konularda Rossmann'ın daha başarılı olduğuna karar verdim. Bir kere seyahat boyu ürün reyonu var arkadaşlar daha ne olsun. Her şeyin minik boyları var minik saç maskeleri, minik deodorantlar, minik diş macunları, minik traş köpükleri ay bak şimdi aklımdan çıkmış yani tuhaf tuhaf her şeyi miniği var.
Fakat tabii ki İzmir'de sanıyorum ki sadece bir tane o da Karşıyaka çarşının bir ara sokağında, buraya Rossmann açmak hangi sivrinin fikriydi diye düşünüyorum. Eşimin ablası o sokak da diş hekimi ona gidişlerim de olmasa asla yolumun düşmeyeceği bir yerde yani.
Geçenlerde bir diş hekimi ziyaretimin sonunda "acilen süper soft diş fırçası alman lazım dişlerini fırçalamamış çapalamışsın" teşhisi konunca hemen "aa Rossman var ayol şurada orada vardır diş fırçası ben hemen gider alırım" diyip koşar adım "sadece diş fırçası almak için!" girdiğim Rossman'dan bir çuval minik minik ürünle çıktım.

Ben böyle alışveriş yazılarını okumayı çok seviyorum sanki kendim aldım kullanacağım bana bir faydası varmış gibi zevkle okuyorum size de aldıklarımı yazmak istedim. İçlerinde gerçekten önerdiklerim ve asla almayınlar var. Haydi birlikte gezelim :PpP

İşte buncağızları aldım böyle keyifle 10 tur falan ataraktan.


1, 2, 3 ve 4 nolu ürünler dişlerimle ilgili. Dişlerim çok hassas ve ben buna inat haşır haşır diş fırçaladığım için bu durumu daha da kötüleştiriyorum. Diş hekimim bana Sensodyne markasının ultra soft diş fırçasını önerdi gerçekten de inanılmaz yumuşak sanki dişlerimi mikrofiber bir bezle siliyormuşum gibi hissediyorum. Diş macunu olarak da İpana Clinic Line serisinin hassasiyete karşı olan macununu önerdi. Artık bunları düzenli kullanmam şart yoksa yazın dişlerimdeki sızlamalardan dolayı dondurmaya buzlu limonataya elveda diyeceğim :(.




3 ve 4 numaralı ürünler de benim seyahatlerde kullanmak üzere aldığım cep diş fırçası ve minik macun. Henüz kullanmadım ama bir iki günlük kullanımlar için olduğundan sorun olacağını düşünmüyorum. Seyahat fırçalarının dizaynını beğendim. Şeffaf ve şık görünüyorlar. 


5 numara efervesan multivitamin. Suda eriyen şeylerden. Düzenli vitamin falan içmem çok saçma buluyorum ama bazen kendimi kötü hisseder gibi olduğumda bir tane takviye amaçlı içiyorum iyi geliyor diye düşünüyorum. Tamamen psikolojik bir iyileşme de olabilir olsun haticeye değil neticeye bakıyorum.

6 numara şu yazımda bahsettiğim Hobby Soft Krem. Ne zaman bahsetmiştim ancak alabildim hep çanta boyunu aradım ama yok gliserinlisi var ama soft olanın minik boyu yok. Yetkilileeerrr niye bunun miniği yapılmıyor hııı cevap verin bakiim. Ben de gittim büyük boyunu aldım ofisimde vallahi bayılarak kullanıyorum. Hala şiddetle ellerinde yapış yağlı his istemeyenlere öneriyorum.

7 numara resmen adını markasını unuttuğum ucuz bir ruj hiç de sevmedim. Güzel bir sözü tekrar hatırlıyoruz bu durumda "ucuzsa vardır bir illeti pahalıysa vardır bir hikmeti!"

8 numara iki adet minik boy ISANA marka saç maskesi 1 dakikada saçlara muhteşem bir görüntü vadediyor. Şişesi küçük ama 4-5 kullanıma kadar gidiyor. Ben saç maskesiyle mucizevi işler başaran birisi var mı bilmiyorum. Saçlarım çalı süpürgesine döndü ahanda bu ürünü bir sürdüm Victoria's Secret mankeni gibi çıktım banyodan falan diyen birini ve bunu yapan bir ürünü henüz görmedim duymadım dolayısıyla bu ürün de bildiğiniz saçınızı yumuşatan nem veren ortalama bir ürün.




9 numara Nivea dan yeni bir deodorant. Stress protect - Stresli anlarda ekstra koruma diyor biz de saf gibi alıyoruz gerçektir falan diye hayır üniversite sınavı çağımı falan da çoooook ama çooookkkk gerilerde bıraktığım için öyle stresli bir anım falan da yok nasıl test edeceğim gerçek mi değil mi bilemiyorum adamlar da çakmışlar bu durumu sallamışlar bir slogan aferin :) amaaan korusa da aldım korumasa da aldım. Kokusu güzel, pudralı ambalajına grafiğe benzer çizgiler koymuşlar stress level analyzer output manasında gibi gibi çok derin bilimsel anlamları olan derin bir ürün, ay bugün pek bir keyifliyim ölecek miyim ne :))))))

Nivea'yı seviyoruz ama ailecek lütfen yanlış anlaşılmasın napsın sabiler 100 yıldır aynı marka aynı krem yürümez bu devirde yapacaklar bir şeyler elbette. Sıktım ter falan da kokmadım ya alet çalışıyor ya da benim stressiz şahane bir hayatım var.



10 numara tam bomba tamamen Deniz'in manyama alışverişi. Kutulu günlük ped!!?! Günlük pedimizi "kutumuza" yerleştiriyoruz eveet çok şıııkkk :))))



11 numara Sesu marka yüz için sirli ağda bantları. Tek kelimeyle REZALET. Normalde evde yapmıyorum böyle işleri ne uğraşmasını seviyorum ne de becerebiliyorum ve ne de bu iş için kaliteli bir ürün var. Çok acil bir durumdu ve evde kendim yapmam gerekiyordu aldım geldim klasik iki elin arasında biraz bekletip ısıtıp iki bandı birbirinden ayırıp kullanıyorsun. Aynen denileni yaptım elimde ısıttım iki bandı ayırmak için bir çektim cart diye bir ses bandın üstündeki ağda öyle bir kurumuş ki istersen üstüne otur kuluçkaya yat yine de ısınıp yapışkan hale gelmez. Koca kutudaki bütün bantları tek tek denedim hepsi aynı şekildeydi olduğu gibi çöpe attım İzmir'in bir ucundan kalkıp Sesu bantı değiştirmek için geri Rossmann'a gitsem benzin param daha fazla tutardı hoş bu bant da o kadar ucuz değil 16TL mi neydi.

12 numara "Rossmann'dan da yiyecek bir şey de mi aldın yuh öküz" dedirten son nokta. Ama dinleyin nasıl şahane nasıl faildeli bir ürün. Bildiğimiz pestiiilll :)
Şeker ilavesi yok, katkı yok, koruyucu yok bir paketi sadece 60kcal. Hepsinden önemlisi acayip lezzetli. Ben böyle mayhoş lezzetleri severim ve benim zevkime tam hitap etti. Çilekli ve kayısılısını aldım. Bence çilekli daha güzel. Başka çeşitleri de vardı. Hafif bir atıştırmalık ve tatlı krizlerine birebir.




Bir alışverişimizin daha sonuna geldik. Ne güzel gezdik değil mi ama :) başka alışverişlerde görüşürüüzz...

 Enjoy!



21 Şubat 2013 Perşembe

Sorananne ve Ge-Ce den çekiliş

Bu çekilişe bayıldım kesinlikle hayal gücü ve yaratıcılığı sıfır bir insanım böyle tasarım konularında ve bloguma güzel bir tasarım kazanmayı çok isterim kazanamazsam da yine de Ge-Ce ile bir güzellikler düşünmeyi planladım bakalım. :)

Sizde çekilişe katılmak isterseniz buradan şartları görebilirsiniz.


Enjoy!

19 Şubat 2013 Salı

Çekiliş duyurusu - Edda'nın DÜnyasından Lush Ürünleri Hediye

Mevzu bahis mis koku oldu mu duramıyorum. Yine bir Lush çekilişine daha katılayım dedim piiff hiç de çıkmıyor ama şansımı deneyeceğim.

Siz de katılmak isterseniz buradan lütfen...


Enjoy...

18 Şubat 2013 Pazartesi

Splenda vs Canderel Green

Eskiden tatlandırıcı dediklerinde "aman benden uzak dursunlar" derdim. Birçok zararlarını okuyup duyuyorduk ama yeni nesil tatlandırıcılar Aspartam ve Sakarin içermedikleri için daha bir güvenilir geliyor bana.

Aslında sadece çayı şekerli içiyorum onun dışında içtiğim hiçbir içeceğe şeker koymuyorum. Kahve, bitki çayları hepsini şekersiz içiyorum. Deli bir çay tiryakisi olduğum da söylenemez günde bir bardak sabah kahvaltısında içiyoruz eğer akşam canım istedi de demlediysem iki bardak da o zaman içiyorum toplan 3 bardağı geçmiyor. Ama yine de şeker koymayıp tatlandırıcıyla içince kar kardır diyorum.

İlk kullandığım ürün Stevya markalı üründü. içeriğinde stevia yaprağı ekstresi ve hindiba kökü ekstresi bulunan doğal bir tatlandırıcı. Buradan inceleyebilirsiniz. Minik paketlerin içinde toz halde bulunan ürünün kullanımı bana çok pratik gelmediği için değiştirmek durumunda kaldım. Ayrıca tadından da pek mutlu olamamıştım. Ne kadar ağızda acı bir tat bırakmadığını iddia etse de bence öyle değil.




İkinci denediğim ürün Splenda markalı ürün oldu. Sukraloz esaslı ürünün doğallığı ya da tamamen zararsız oluşu ile ilgili farklı bilgiler mevcut ama tadı konusunda kesinlikle hem fikirim ki şekerden farkı yok. Ben çok beğenerek kullandım. Hem toz halinde hem de tablet halinde piyasada bulunuyor. Tablet olanı kendiliğinden erimediği için aynı şekerdeki gibi karıştırmak gerekiyor. Toz olanı ise ısıya dayanıklı olmasından ötürü her türlü pişirilen tatlıda kullanılabiliyor. Ne kadar sağlığa olan zararı ile ilgili farklı yorumlar olsa da kendilerinin beyanına göre çocuklarda bile kullanılabiliyor. 100'lük, 300'lük, 500'lük tablet, 75 gr'lık ve 125 gr'lık toz ve 200'lük poşet olarak bulunuyor. Yani boyut alternatifiniz çok fazla. Buradan sitesini inceleyebilirsiniz. 100'lük tablet yaklaşık 17 TL.



Son denediğim ürün ise Canderel marka yine stevia içerikli Canderel Green. Stevia daha bir zararsızmış gibi geldiğinden onu zorluyorum ama ne yazık ki bu marka da benim için sınıfta kaldı. İlk sorun tadı, çok kötü, çayın tadını benim için bozduğu gibi ağzımda o klasik acı tadı bırakıyor. Ayrıca berbat bir ambalajı var içinden çıkaramıyorsunuz. Tabletin boyutu Splenda'ya göre daha büyük ama tatlandırma kapasitesi daha az. 100'lük tablet, 40 gr'lık toz ve 100' lük poşet olarak bulunuyor. Buradan sitesini inceleyebilirsiniz. 100'lük tablet yakşalık 20 TL.



Annem Splenda ile Canderel Stevia arasında onu rahatsız eden bir tat farkı olmadığını söyledi sanıyorum ki ben aldığım kutuyu da ona hediye edip tekrar Splenda'ya döneceğim. 



Enjoy!

14 Şubat 2013 Perşembe

Mama Africa's Zulu Sauces - Hot Like Africa!

Biz ailecek acı severiz bir Adana'lılık Antep'lilik de yok ama... Hoş ben daha birkaç aylıkken babamın askerliği için Antep'e gitmişiz annem biber dolması yaparmış dolmalık biberler bile acı olurmuş oradan bir alışmışlığım olabilir :PpP

Acı da hem metabolizmayı hızlandırıyor yiyin diyorlar hem iştahı açıyor yemeyin diyorlar bu nasıl bir çelişkidir anlamıyorum ki ben  ikincisinin daha ağır basmasını umarak yiyorum :) Ama bence acının girdiği her şey daha bir yediriyor kendini.

Geçenlerde kocamla baş başa kaçamaklarımızın birinde gittiğimiz Wing's Stop da tanıştığımız acı sosların hepsine ayrı ayrı vurulduk.

Mama Africa's Zulu Sauces. Hepsinin üzerinde acı dereceleri yazıyor. On üzerinden derecelendirmişler minimum 6/10 maksimum 10/10!! Gerçekten çok çok acılar. Minik bir damla bile yetiyor. Diğer acı soslardan farkı ise aromaları örneğin Chilli Mint - Nane aromalı, Peri Peri - Hardallı. Lezzetlerine bayıldık kırmızı ve beyaz etlere süper bir eşlikçi.



Ambalajlarını da çok beğendim ucunda ahşap boncuklar olan doğal iplerle süslenmiş. Etiket üzerindeki renkler yazılar çok sempatik. marketlerde satışı var mı bilemiyorum ama biz Wing's Stop dan 15 TL ye bir şişe satın aldık.





Diğer ürünleri ve renkli sitesini incelemek için buraya bakabilirsiniz.

Hemen o haftasonu sevgili "beyim"le :) hazırladığımız muhteşem soframızda da yerini aldı.



Enjoy!

12 Şubat 2013 Salı

Sevgililer Günü İçin Bir Tatlı Tavsiye - Çikolata Sepeti ve cikolata.co

Ben artık her olayı direkt yemeye içmeye bağlıyorum ondan sonra düşünüyorum neden ben eskisi gibi 50 kg olamıyorum diye.


Eskiden doğum günlerinde barlara gider deliler gibi dans edip tepinirdik şimdi rakı balık yapmaya gidiyoruz. Eskiden Çarşambaları yine barlara gider tepinirdik şimdi kebapçıya gidiyoruz Adana Kebap ve şarap içmeye :)
Eskiden hafta sonları "değişiklik" olsun diye barlara gider tepinirdik şimdi şu restorandan çıkıp bu wafflecıya girip başka bir kahve evinde olayı sonlandırıyoruz. Hala 56 kg'dayım diye şükredeceğime laf ediyorum.


Sevgililer gününde de eşime ne hediye alsam diye düşünürken aklıma yemek içmek ana fikirli hediyelerden başka bir şey gelmediğini fark edince tamam dedim beyin obezite sınırını aşalı çok olmuş vücut da ona yetişmek için emin adımlarla ilerliyor.


Niye aklıma bilmem kaç yüz metreden birbirimize sarılarak çığlık çığlığa atlayacağımız adrenalini tepeye vurduran bir bungee jumping aktivitesi hediye etmek gelmiyor da koca sepetler dolusu çikolata hediye etmek geliyor çözebilmiş değilim.


Önümüzdeki hafta çok sevdiğim canım arkadaşlarımla yapacağımız kızlar toplantısı için de tek derdimiz nereye yemeğe gitsek allahtan öncesinde alışveriş mekanlarını yıkma planımıza her buluşmada sadık kalabiliyoruz da popo yağlarımız bir süre titreşiyor :)


Sevgililer gününde eşime birşey almayı düşünmüyorum klasik "para tuzağı canım bunlar Sevgililer Günü de neymiş cık cık cık!" cümlesiyle yırtmayı planlıyorum ama aslında itiraf ediyorum buradan kendisine "param yok kocacığım!!" yine de "düşünmen yeter canım benim" demen için neler düşündüm buradan hem seninle hem de gerçekten hediye almak isteyenlerle paylaşayım.


Süpersonic iki siteyle karşılaştım internette gezinirken. http://www.cikolatasepeti.com/ ve www.cikolata.co
çikolatasepetinde çikolataya dair herşey var. Bir çok çeşit marka ve model çikolatanın hepsini istiyoruuummmm diye böğürmek geliyor içimden. Her türlü aktivitenize uygun çikolata var.


Sevgili buldum mutluyum çikolatası,






Sevgiliden ayrıldım allah belanı versin çikolatası, yeni sevgili buldum kapak olsun çikolatası, evliliğe ikna ettim çatlayın çikolatası,

Kız isteme çikolatası,



Kayınvalide bi sussan artık çikolatası :))))))

Kayınpederle bayılana kadar satranç oynama çikolatası bile var :)


Artık hangisi sizin durumunuza uygunsa seçip beğenin dostlar.

Bir diğer site de yine cikolatasepeti'nin bir alt kolu diye anlıyorum cikolata.co. Bu .co ları pek bi seviyorum ben yakala.co, cikolata.co, hadi gidelim.co (Bu da kızımın lafı :))
Açıkcası ben Sevgililer Günü için en çok bu siteyi beğendim. Böyle olayı benim yaratıcılığıma, zevkime, manyama kapasiteme bırakan siteleri seviyorum.

Siteye girip önce keyfine uyan çikolatayı seçiyorsun şimdilik bu kısım bitter ve sütlü olmak üzere iki çeşitle sınırlı orada fazla vakit kaybetmeye gerek yok ama asıl olay da ondan sonra başlıyor "tutmayın beniiii!" diye bağırarak başlıyorsun çeşit çeşit kuruyemişlerin, kurumeyvelerin, baharatların, şekerlemelerin ve süslemelerin arasında gezinip rengarenk bir çikolata yapmaya.
Çikolatasepeti'nden hazır yapılmışlarından birkaç örnek şöyle;

 



Bu iki çikolataya ulaşmak ve satın almak için buraya bakabilirsiniz fiyatları 19 TL. Kendi çikolatanızı yapmak için de çikolata atölyesine buyurun lütfen...

Enjoy!

11 Şubat 2013 Pazartesi

Gezi Hotel Bosphorus - İstanbul'da Bir Otel Denemesi

Bir şehri en güzel yaşayanlar turistlerdir bence. Derdi tasası koşturması çalışanına, öğrencisineyse, huzuru eğlencesi keşfi turistinedir. İnsan kendi yaşadığı şehirde bile bir mola verip turist olmalı bazen gerçekten güzelliklerini keşfedebilmek için.

Başka bir ülkeden ya da bir şehirden gelen misafirlerinizi gezdirirken anlarsınız rutin telaşlar içinde göremediğiniz ne kadar çok güzellikleri olduğunu yaşadığınız şehrin.

Ocak başında yaptığımız İstanbul gezisinde şöyle bir etraftaki insanlara baktığımda yine dedim İstanbul'a gezmek için gelmek en güzeli.

Biz Karaköy'de martıların ne kadar kocaman olduğu ile ilgili saçma sapan muhabbetler ederken yanımızdan vapura yetişmek için buz gibi havada nefes nefese koşturarak geçen insanlar vardı.

Biz ağzımız açık kafamızı dikip Galata Kulesinin neresinden fotoğraf çekince daha güzel çıkar diye aylak aylak dolanırken evine yetişmek için kafasını kabanının içine sokuşturmuş etrafındaki hiç bir şeyin farkında olmadan geçip giden yorgun insanlar vardı.


Biz kaç çeşit sıcak şarap deneyebiliriz acaba diye hesap yaparken saat kaçta işten çıkarsa ve hangi yolu tercih ederse kaç dakikada evine varacağı kaç dakika trafikte tıkalı kalacağının hesabını yapan insanlar vardı.


Biz üzerimize düşen koca kar tanelerinin hepsi birbirinden farklı şekillerini büyük bir heyecanla izlerken kar yağdığı için aksayan işlerinden dolayı mutsuz insanlar vardı.


Kısaca yolda iki çeşit insan vardı mutlu turistler ve mutsuz yerliler.

İstanbul'u çok fazla bilmediğimiz için ve otel alternatifi de çok fazla olduğu için nasıl ve nereden otel bulacağımız en çok kafamızı yoran konu oldu. Tatil sitelerinden, fırsat sitelerinden bakmaya başladık. Ne çok ucuz ne çok pahalı olmasını istiyorduk aynı zamanda modern ve mümkünse güzel bir SPA merkezi olan bir otel arıyorduk. Soğuk bir kış mevsiminde sıcacık Türk hamamı kadar güzel bir şey düşünemiyorum ben şahsen. İnternette gezerken karşıma Gezi Hotel Bosphorus çıktı. Sitesinden gördüğüm ve TripAdvisor gibi sitelerdeki yorumlara göre oldukça güzel bir otel izlenimi verdi. Herkes yerinin güzelliğinden bahsediyordu. Şansımızı bu otelde denemeye karar verdik. Havaalanından Havataş'a binerek Taksime geldik oradan bir taksiye binip otele gitmeyi planlıyorduk etrafımıza taksi aramak için bakarken tam karşımızda oteli görünce inanamadık gerçekten otelin yeri herkesin dediği kadar güzelmiş Taksim'in tam göbeğinde!


Girişi lobisi öyle büyük ve ihtişamlı olmasa da oldukça modern görünüyordu. İçeri girdiğinizde ilk fark ettiğiniz şey burnunuza gelen inanılmaz güzel bir koku neydi nereden geliyordu bilmiyorum ama bütün oteli sarmış çok güzel bir koku vardı. Resepsiyondaki görevliler oldukça ilgili ve nazikti. Gerekli işlemlerden sonra hemen odamıza çıktık. 7. kattaki odanın manzarası muhteşemdi. Boğaz ve boğaz köprüsü bütün güzelliğiyle yerlere kadar cam olan duvar sayesinde odayı doldurmuştu.



Oda gayet modern eşyalarla dekore edilmişti. Benim için bir odanın en önemli iki özelliği mini barın zengin olması ve banyosunun en son moda ile dizayn edilmiş olması. Bu otelde her ikisi de tam benim isteklerime cevap veriyordu.

Banyonun tamamı mermer kaplıydı.


Banyo havlularının yanısıra bornozların da olmasına bayıldım.


Banyodaki kozmetik ürünleri Molton Brown markalıydı ve ben şimdiye kadar hiçbir otelde bu kadar güzel ürünler kullanmamıştım hep kendi malzemelerimi kullanırken ilk defa burada sadece otelin malzemelerini kullandım.

Duş bölmesinden odaya açılan jaluziler sayesinde boğaz manzarasına karşı banyo yapılabiliyor olması ayrıca güzeldi.

Klozetin  yavaş kapanan ve  ses çıkarmayan kapağı muhteşemdi kesinlikle evdeki bütün klozet kapaklarını değiştiriyorum.

Gelelim otelin diğer benim için önemli kısmına en sevdiğim şey otel kahvaltısıdır kendimi kaybederim. Bu otel de bana bu fırsatı tanıdığı için çok mutluyum :) Restoran ve kahvaltı tek kelimeyle muhteşemdi. Restoranın dekorasyonu da yine her yeri gibi çok güzeldi. Yiyecek çeşitliliği ve lezzetler ise bence 10 numaraydı. Akşam yemeklerini denemedik belki başka sefere.






Son olarak da kısaca SPA merkezinden bahsetmek istiyorum yanımda telefon fotoğraf makinası gibi teknolojik şeyler olmadan tamamen huzur bulmak için gittiğim SPA nın ne yazık ki fotoğraflarını çekemedim. Yine de çok rahatlıkla şunu söyleyebilirim ben çok SPA gördüm içlerinde ilk sırayı aldı diyebilirim. Çok büyük ve kalabalık bir otel olmamasının verdiği sakinlik ve dinginlik de işin içine girince tam 3 saat sadece bize ait bir SPA merkezi havasındaydı buhardan saunaya ordan tekrar buhara oradan hamama oradan oraya derken kendimizi dinlenme odasında pelte kıvamına gelmiş vaziyette bulduk. Muhteşem bir çay ikramıyla da keyfimize keyif kattılar.

Otelle ilgili Ekşi sözlükte de bir yorum varmış şimdi gördüm aynen katılıyorum ben mi yazdım nedir buradan bakabilirsiniz  :)

Biz oteli tatil.com sitesinden ayarlamıştık. 

Giden ya da gidecek olanların bana görüşlerini yazmalarını çok isterim. 

Enjoy!