4129’uncu Şirince Gezisi

Siz okumaktan sıkıldınız mı bilmiyorum ama ben gitmekten kesinlikle sıkılmıyorum. En ufak bir bahane benim için Şirince’ye uçmaya yetiyor. En son annemin evde kekik kalmamış almak lazım demesi yetti örneğin. Gidip bakkaldan ya da marketten 3 dakika içinde alınabilecek kekik için 3 saatlik bir gezi yaptık. Ama dediğim gibi her gidişimde farklı bir yerini keşfettiğim Şirince’den yine muhteşem kareler var ve sizinle de paylaşmadan edemedim. Dağlardan topladıkları ya da kendi bahçelerinde yetiştirdileri baharatları satan rengarenk stantlar var. Kurutulmuş sebzeler, kurutulmuş her derda deva bitkiler.  

İster dalıyla alabiliyorsunuz ister hazır paketlerde.  

 

Sadece kurutulmuş değil dağdan taptaze toplanmış kekikler de var. Mis kokuları bütün sokakta.  

Aldıklarımızı birazdan yazacağım.

Gezi sırasında yolda gördüğümüz bu eski ayakkabı ve çantalardan yapılma saksılar çok ilginç ve bence güzeldi. 

 

Üç farklı çeşit kekik aldık. Hepsinin temelde kokusu bildiğimiz kekik ama aromalarında ufak tefek farklılıklar var.

Bu top bilya kekik.

Bu bildiğimiz dağ kekiği.

Bu kara kekik.

Bu melisa. Kaynatıp çayı yapılıyor rahatlamaya yardımcı oluyormuş. Valla kaynatmaya falan gerek yok bir parça parmaklarınızla öğütüp koklamak yeterli inanılmaz güzel bir kokusu var bilmeyenler hemen alsın derim.

Bu filiskin.  Yine kaynatılıp içiliyor şekere iyi geliyormuş. Bunun da kokusu çok güzel.

 

Bu da iyi kalpli satıcının bana hediyesi :)

Eve gelince hemen alınanlar masaya yatırıldı ve bir güzel ayıklandı.

Top bilya kekik bu hale geldi,

Kara kekik bu hale,

Dağ kekiği de bu hale, 

Biz bunlardan bir karışım yapıp kullanmayı çok seviyoruz. ister ayrı ayrı kavanozlarda isterseniz de karıştırarak saklayabilirsiniz. Izgaralarda, sabah kahvaltısındaki domateslerin üzerinde, zeytinlerin üzerinde ya da sadece zeytinyağı ile karıştırıp ekmek banarak yenebilir. Nam nam nammm...

Hediyem de Ikeadan alınan küçük bir vazo ve renkli taşlarla ofisimi böyle süsledi.

Enjoy!