Açık yüreklilikle şunu söyleyebilirim ki insan çocukken, bu arada çocuk derken 23 yaşına kadar bir süreden bahsediyorum, tam bir geri zekalı oluyor. Tabii yaş büyüdükçe geri zekalılık seviyesi düşüyor yani 13 yaşında sivilceli bir ergenken 100 geri zeka puanı alan birisi 18 inde 80, 20 sinde 30 puan alabilir. Bazı insanlarınsa zeka yaşları normalden daha yavaş büyüdüğü için onlardaki geri zekalılık bir insan ömrüne yayılabiliyor ki o şu anda konumuz dışı.
Kendi geri zekalılıklarımdan bazılarını paylaşayım nasıl olsa çok gerilerde kaldılar. Mesela çok küçükken kuru fasulye sevmezdim düşünsenize hala devam ediyor olsaydı bu geri zekalılık okuduğum bütün okullarda, çalıştığım bütün iş yerlerinde Pazartesi günleri açtım direkt. Ayrıca da dünyanın en güzel yemeği bence nasıl sevmiyormuşum ki? Benim gibi bir kahve delisi eskiden kahveden nefret ederdim ve bir İtalya gezisini ağzıma kahve ve cappuccino sürmeden tamamladım, allahın geri zekalısı İtalya'lara gidip kahve içilmez mi! Bir de gözlük takanlara hayrandım küçükken allahım nasıl istiyordum gözlük takmayı, çok havalı geliyordu bir zeka göstergesi bir farklılık aracı. Çeşit çeşit çerçeveli gözlükler, aman da o gözlüklerin cici kutuları olur içinde renk renk silme bezleri gözlükler çıkarılır özenle silinir tekrar takılır bayılırdım. Hatta birkaç kere gözlerim iyi görmüyor galiba diyip babamı doktora götürmüşlüğüm bile var doktor hiç gerek yok gözlüğe falan cam gibi görüyor diyince dünyam yıkılmıştı. Uyuz ne vardı bir gözlük yazıverseydi 0.25 taksaydım ben de.
İşte ama zaman geçiyor ve insan değişiyor. Damağın yiyeceklerden, ruhun da hayattan tat alma duyuları değişiyor. 7 de neysen 70 de o olmuyorsun ya da belki de oluyorsun, etrafımda gözlemlediğim kadarıyla belli bir yaşa kadar değişim iyi yönde olurken bir yaştan sonra kötü yöne doğru gidiyor. Hayat bir parabol sonunda hep aynı noktaya varıyorsun. Küçükken sevmediğin bir yemeği olgunluk çağında severken huysuz bir yaşlı olduğunda yine sevmiyorsun, küçükken sevmediğin insanları olgunluk çağında tolere edip hatta sevmeye bile başlarken yaşlanınca yine tüm huysuzluğunla sevmemeye hatta yüzlerine çekinmeden söylemeye bile başlıyorsun.
Sonuç itibariyle yaş 35 olunca ben gözlük olayından hiç hoşlanmaz oldum ve fakat cam gibi gözlerim artık görmek için camlara ihtiyaç duyar oldu. Gözlerimle ilgili hiçbir problemim yokken bir anda bilgisayarı ya da araba kullanırken levhaları okumakta zorlanmaya başladım sanki devamlı gözümde bir bulanıklık var ve elimle ovsam geçecek gibi ama geçmiyor. Doktora gittiğimde astigmat olduğunu söyledi eh dedim bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş resmen çağırdım. Gidip kendime bir gözlük alıp ilk bilgisayar karşısına oturduğumda ise dünyam aydınlanmış gibi oldu meğer kör olmuşum haberim yokmuş tövbe tövbe.
Ama işte işin içine girince olayın hiç de sevilecek özenilecek bir tarafı olmadığını da öğrenmiş oldum. Allahtan devamlı takmak durumunda değilim yani günlük hayatımı etkileyecek kadar ileri derecede bir bozukluk değil sadece bilgisayar kullanırken TV seyrederken veya uzun yola giderken takıyorum ama o bile çok sıkıcı. Bir kere bir camın ve çerçevenin arkasından bakmak hiç rahat değil, ayrıca ben Mehmet Ali Erbil değilim ki yüzlerce gözlük alayım, bir kıyafetime uyan çerçeve diğerine uymuyor sinir oluyorum. İşin en sinir tarafı da o çok özendiğim gözlük silme olayı, hiç anlamıyorum gözüme taktığım bir alet nasıl bu kadar sık kirlenebiliyor. Hem de ne kirlenmek hayır çok da dikkat ediyorum elimle dokunmuyorum orada burada rastgele bırakmıyorum yine de devamlı puslu ve kirli. Bir de öyle bir şey ki gözlükle verilen bezlerle siliyorsun yayıldıkça yayılıyor mutlaka sabunla yıkayıp kurulamak gerekiyor. Tam benim gibi canı tez insana göre yani afakan kardeşler ziyarete geliyor tabii. Her gittiğim markette gezdiğim sitelerde dört gözlerim dört açık bu sorunuma bir çözüm ararken yine Watson’s imdadıma yetişti. Gözlük temizleme mendili. Alalı epey zaman oldu fiyatını hatırlamıyorum ama “alayım da işe yaramazsa atarım gider” TL idi.
Mendillerin işlevi gereği kıl tüy bırakmaması gerektiği için bildiğimiz ıslak mendillerden farklı bir yapısı var ıslak yağlı kağıt gibi diye tarif edebilirim. İçerisinde 10X20 cm boyutlarında 25 adet mendil bulunuyor. Özellikle yağlı kirleri temizlemede çok başarılı. Ayrıca silinen yüzeylere anti-statik özelik kazandırdığı için çok daha geç kirleniyor. Bu mendiller her türlü gözlük temizliğinin yanı sıra, ayna, TV, bilgisayar ve cep telefonlarında da kullanılabiliyor. Ben gözlüklerimi sildikten sonra süper hamarat, işini bilir, pratik kadın edasıyla cep telefonumun ve bilgisayar ekranımın da üstünden elimi sallasam ellisi hareketiyle şöyle bir geçiveriyorum ha haayytt.
Tesadüfün iğne deliği benim gözlüğüm de ne kadar benziyor ambalajdaki resme!
Enjoy!
Çok keyifli bir yazi olmus. Goz doktora cocuklen sinir olup eli bis donen bir suru insan var, ben dahil. Ama suan gozluk takmak zorunda kaldigim icin kederli degilim henuz cunku takmiyorum. Okuldaki muhasebe dersinde online bir sistem kullaniyorduk ve ben o dersi cok sevdigim icin deliler gibi gereksiz alistirmalari bile cozerdim. Gozumu mahfeden odur. Aldigim donem taktim ama sonra biraktim resmen agirlik yapiyor cunku!
YanıtlaSilboyaynasiyansimacisi.blogspot.com
Öncelikle bu bilgilendirici yazı için çok teşekkür ederim.Daha önce Watson's Gözlük Temizleme Mendilleri hiç kullanmadım ama şuan kullandığım Fresh'n Soft Optic gözlük camı temizleme mendili süper bir temizlik imkanı sağlıyor. Tavsiye ediyorum. :)
YanıtlaSil